Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
26 Mar

Retrospective Exhibiton: ‘David Bowie Is’

This slideshow requires JavaScript.

Alışılmışın dışındaki tarzı, müziği ve kişiliğiyle birçok kişinin idolü ve obsesyon haline dönüştürecek kadar hayranı olduğu Bowie’nin ismi 23 Mart’tan 28 Temmuz’a kadar  Londra’daki Victoria & Albert Museum’da yankılanacak. Gucci ve Sennheiser sponsorluğundaki ‘David Bowie Is’ isimli sergide yaşayan efsane Bowie’nin 300’ü aşkın kişisel eşyası, kendi el yazısından şarkı sözleri, kostümleri, enstrümanları, müzik videoları ve oynadığı filmlerden kesitler sergilenecek. Moda dünyasının da ilham aldığı üstadın 1972’de Freddie Burnetti tarafından tasarlanan unutulmaz “Ziggy Stardust” tulumu ve Aladdin Sane turnesinde giydiği “Kansai Yamamoto” tasarımları da bu sergide ziyaretçilerle buluşacak. 1997’de giydiği ikonik Alexander McQueen tasarımı İngiliz bayraklı ceketi yakından görmenin Bowie hayranlarını fazlasıyla heyecanlandıracağına şüphe yok. Ben bile bu ünlü parçanın fotoğraflarına bakarken, o yıllarda dünyayı saran “Union Jack” akımından etkileniyorum.

David Bowie's Stripped Body Suit

Sergi, David Bowie‘nin sıradışı kariyerinin uluslararası arenadaki ilk retrospektif yorumu olarak nitelendiriliyor. Gelin biz de bu perspektiften Bowie’nin hayatına ve tarzına daha yakından bakalım.

David Bowie and The Kon-rads

David Bowie olarak bildiğimiz sanatçı, doğduğu yıl olan 1947’den 1962 yılına kadar David Robert Jones olarak tanınıyordu. Kendisi o yıllarda Bromley Technical High School‘da okuyan ve saçlarını gıda boyasıyla boyayan 15 yaşında bir ‘teenage’ di. Sahne adını David Bowie olarak belirleyip ilk müzik gurubu The Kon-rads‘ı kurduğunda, kendisini dünya star’ı olmaya götürecek yoldaki ilk adımını atmış oldu. Bu arada The Kon-rads zamanlarında giydiği blazer’ı da sergide görebilirsiniz.

David Bowie and Greta Garbo

1969-1972 yılları David’in kendisini dünyayı da etkisi altına alan hippi akımına kaptırdığı yıllardı. Annesiyle Beckhenham Foxgrove Road‘da yaşarken, nefret ettiği Soho Reklam Ajansı‘ndaki işini bıraktı ve birden oyuncu olmaya karar verdi. West End Production‘ın  ‘Oh What a Lovely War’ ve ‘Hair‘ gibi filmlerinde küçük roller aldığı dönemlerde bir yandan da Budizm’e ilgi duymaya başladı. Silly Boy Blue ve Karma Man gibi eserlerinde bu inancın etkilerini görebiliyoruz. 1970 senesinde Angie Barnett‘la evlendiğinde dalgalı saçları, bol pantolonları ve desenli bluzleriyle çevresindekiler onu bir Budist’ten çok İsveçli aktris Greta Garbo‘ya benzetiyordu. Bunun o zaman için pek bir önemi yoktu; çünkü hiçbir kalıba bağlı kalmayan Bowie, çoktan yeni bir “akıma” doğru yönelmeye başlamıştı.

Ziggy Stardust Effect

Evliliğinin ilk yıllarında hâlâ çocukluğunun geçtiği yer olan Beckenham‘de yaşayan Bowie, hayatındaki rutinden sıkıldığını ve ilginç bir şeyler yapmak istediğini keşfetti. Bu değişiklik isteği ilk önce ev yaşamına sonra da imajına yansıdı. Saçlarını bir dergide gördüğü Marie Helvin gibi kırmızıya boyattı, yüzüne Alice Cooper‘dan esinlendiği yıldırım motifli makyajı yaptırdı ve Stanley Kubrick‘in ‘A Clockwork Orange‘ filminden tanıyacağınız tasarımcı Freddie Burretti imzalı Ziggy Stardust taytıyla görsel hafızalarda kolay kolay unutulmayacak bir yer edinmeyi başardı. Yıllar sonra ondan ilham alan Kate Moss, Vogue 2003 kapağında Stardust makyajıyla boy gösterecekti. Ziggy Stardust‘ın Yarattığı etki Lady Gaga‘yla günümüze kadar uzandı. Ziggy Stardust ile global bir fenomen haline dönüşen Bowie, hayatının hızını düşürüp yeni bir ruh haline büründü. Amerika’daki Diamond Dogs turunda The Temptations, The Spinners ve Marvin Gaye‘i görmeye gitti. 30’larına yaklaştığında müziği dış görüntüsünden daha duygusal olmaya başlamıştı.

David Bowie and Blue Suit

Bu durumu hayatı için de geçerli kılmak istiyordu. Los Angeles‘da yaşamaya başlayıp kokain kullanmaya ara verdiğinde, daha derli toplu giyinmeyi tercih ederek dış görünüşünde de değişikliğe gitti. Makyajdan ve çılgın saçlarından vazgeçmese de klasik takımlar ve maskülen kıyafetler giymeyi tercih ediyordu. Bu dönemde taşıdığı pudra mavisi Yves Saint Laurent takımıyla ‘Thin White Duke‘ olarak yine ikon haline gelmeyi başardı. Sonrasında Amerika’yı terk edip, Berlin‘in sanat sahnesinde boy gösteren Bowie, eşi Angie’den ayrıldı ve kendisini Brian Eno‘nun müziğine, William Burroughs‘un yazılarına ve Salvador Dali’nin resimlerine verdi. The Stooges üyesi Iggy Pop ile aynı eve çıktılar ve  2 yıl boyunca Berlin‘in altını üstüne getirdiler.

David Bowie

80’lere gelindiğinde, Bowie tekrardan gösterişli giyindiği zamanlara geri döndü. Londra ve New York arasında mekik dokuduğu bu dönemde, her iki şehirde de canlı performansları oluyordu. Bowie kelimenin tam anlamıyla her yerdeydi.  Onu bir gün ‘Saturday Night Live ‘da kabare kontratenoru ile şarkı söylerken, ertesi gün TVC15‘de oyuncak fino kılığına girmişken görebilirdiniz. 80’lerin benzersiz atmosferindeki detaylar gibi, Bowie’nin de ne zaman, nereden ve nasıl çıkacağı hiç belli olmuyordu. Bu yıllarda Bowie, çoğu kişinin aklında en çok 80’lerin kabus filmi Labyrinth‘te canlandırdığı Goblin King rolüyle yer etti.

Bowie’nin kariyerine kısaca göz attığımızda, başarısının en büyük nedeninin yaratıcı bir önseziye sahip olması olduğunu görebiliyoruz. Serginin küratörlüğünü yapan Geoffrey Marsh, belki de O’nu en iyi anlatan sözlerden birini söylemiş:

‘When he decides to do something, he picks the most cutting-edge, most interesting person in the world to do it with’

David Bowie and Union Jack'et

2004 yılında geçirdiği kalp krizinden sonra New York’a geri dönen ve adeta inzivaya çekilen sanatçı, konserlerinin tamamını iptal etti. Bu dönemde kendisine götürülen tüm röportaj tekliflerine de olumsuz cevap verdi. Hiç beklemediğimiz bir anda piyasaya sürdüğü The Next Day isimli albümle Dünya’ya ‘Hâlâ buradayım’ mesajını gönderen Bowie’den kendisine yaraşır bir delilik bekliyoruz. Acaba yine beklemediğimiz bir anda Dünya turnesine çıkar ve ziyaret edeceği ülkelerin arasına Türkiye’yi de ekler mi dersiniz?

Images Courtesy of:

Original photography for the Earthling album cover, 1997
Union Jack coat designed by Alexander McQueen in collaboration with David Bowie
Photograph by Frank W Ockenfels 3
© Frank W Ockenfels 3

Striped bodysuit for Aladdin Sane tour 1973
Design by Kansai Yamamoto
Photograph by Masayoshi Sukita
© Sukita The David Bowie Archive 2012

Album cover shoot for Aladdin Sane, 1973.
Photograph by Brian Duffy © Duffy Archive

David Bowie is exhibition, 2013. © Victoria and Albert Museum, London

AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

No Comments

Leave a reply