Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
5 Oct

Neo-Beat ve Holy İstanbul

Holy İstanbul projesi nedir ve bu fikir nasıl ortaya çıktı?

16 Ağustos’taki Taksim buluşmamızdan İstanbul merkezli deneysel bir edebiyat-müzik-sinema çevresi kurma iradesi ortaya çıkmıştı ve toplu olarak katılım sağladığımız Zeytinli Fest’te “Holy İstanbul” projesini detaylı olarak tartıştık. Geride bıraktığımız haftalarda Holy İstanbul’un altyapısını oluşturduk ve bu projeyi Beat deneyimine kendini yakın hissedenlerin tanımlaması adına 18 Ekim’de Kadıköy’e herkesin katılımına açık bir buluşma alıyoruz. Oluşturacağımız çevre yapı itibariyle “atölye” tarzında değil, Warhol’un Factory’si gibi “deneysel” ve çılgınca olacaktır.

Beat ‘in en yoğun duyumsandığı alanlar metropollerdir. Çünkü bir araya getirdiği çelişkilerle sınır deneyime en çok metropollerde yaklaşılır. Beat Kuşağı’nın NYC ile böylesine özdeşleşmesinin ardında, dünyanın başkentinin oluşturduğu muazzam enerji alanı yatar. Heidegger akademik jargonun sınırlarını şiirle aşarken buna “Varlığın Sesi” adını vermişti. Beat felsefesi özü itibariyle varoluşçuluğa bir noktada yaklaşır. Ve Sartre’ın “Bulantı” metaforundan çıkışı müzikte, yolda ve harekette bulur. Çünkü yaşam coşkusu kendini en çok bu tür dinamik eylemlerde açığa vurur. Onlar yüzeydeyken “Bulantı” kalıcı bir hastalık olarak daha fazla barınamaz. Dolayısıyla her Beat yola Bulantı’yla çıkar, “yaşam coşkusuyla” döner.

Neo-Beat fikri Kızılay’ın, İstiklal’in ve Alsancak’ın barlarında bir şekilde deneysel müzikle, kısa filmlerle, fanzinlerle kendi alt kültürünü yaşantılamaya çalışanların yolda birbirini bulmasıyla ortaya çıktı. En başından beri bütün bunlar plansız gelişti. Şu an da geleceğe baktığımızda çok karmaşık planlarımız, tasarılarımız, eylem planlarımız yok. En uzun vadeli tasarılarımız oluşturduğumuz ortak yol rotalarıdır. Onlar da en fazla bir ay ötesine dayanır.

Neo Beat 1

Beat Kuşağı ekip için ne ifade ediyor?

Daha çok bir yaşam tarzı, bir vizyon, hayata karşı bir duruş, bazen Pink Floyd, bazen David Lynch, otostop yolculukları ve bir şeylerin sonuna dek gidebilme cesareti… Bunun yanında Beat Kuşağı’na vurgu yaparken; Beat Kuşağı’nın 50’lerin yaşam koşullarından, blues ve cazdan ve o dönemin parlak düşlerinden bağımsız düşünülemeyeceğinin farkındayız. Neo-Beat adını kullanma nedenimiz de budur.

Beat Kuşağı etkisi 90’larda Türkiye’de görülmeye başladı. O zamandan bu zamana Türkiye’de Beat Kuşağı etkisi nasıl seyir aldı?

Beat Kuşağı’nın Türkiye’de tanınması konusunda en büyük pay 6 45’e aittir. 6 45, 90’lı yıllarda Kadıköy’de yükselen enerjiye bir anlamda yön vererek İstanbul’da bu çevrelerin oluşmasının öncüsü oldu. Sonrasında Türkiye’nin her yerinde yayılan fanzinlerle, kısa film atölyeleriyle, okuma gruplarıyla ve pek tabii ki festivallerle bu kültür Türkiye’de tanındı. Ama zaten İstanbul her zaman Beat’in en parlak olduğu şehirlerden birisiydi. Howl’da Ginsberg’ün bu şehri onurlandırması boşuna değildir. Bugün İstanbul, bize Avrupa’nın Paris, Madrid, Roma gibi şehirlerine kıyasla Beat’e daha yakın görünüyor. Onu NYC’nin hemen ardına yerleştiriyoruz hatta.

Holy İstanbul’un kurulması bugün ancak çok kısıtlı bir çevrede yaşatılabilen Beat deneyimine ve Beat’in etkisiyle ortaya çıkan yaratı biçimlerine bir alan açmak, ortak bir kültür-sanat ağı oluşturmaktır. Türkiye’nin nüfus olarak en yoğun olan şehrinde böyle bir alan açılabilirse, buradaki enerjinin diğer şehirlere de yayılacağı açıktır. Bir ideoloji, yaşam tarzı ya da teori üzerinden ortaklaşamıyoruz belki ama şarkılar bizi birleştirirler. Bu nedenle Holy İstanbul’un en büyük birleştirici unsuru müzik, Zen ve yol deneyimi olacaktır. Roger Waters’ın The Wall’da betimlediği gibi “modern yaşamın ince buzu üzerinde kayan” milenyum insanı en başta kendine yabancılaşmış ve teknolojinin getirdiği bireysellikle dar bir alana sıkışmıştır. Holy İstanbul bu sıkışmışlığın ötesine geçme adına çıkışı Beat deneyiminde ve müzikte buluyor. Neo-Beat Kadıköy’deki potansiyeli harekete geçirerek Beat deneyimini burada öne çıkaracak, barların bodrum katlarına sıkışmış enerjiyi sinemaya, müziğe, edebiyata ve deneysel sanat formlarına taşımayı deneyecektir. Holy İstanbul’un oluşturulma nedeni kesinlikle dernek-topluluk formatında bir yapı inşa etmek ya da statik anlamda bir bürokrasi meydana getirmek değildir.

Holy İstanbul’un gündemindeki maddeler nedir?

-Fanzin-dergi çalışmaları üzerinden bir edebiyat çevresi oluşturulması

-Deneysel müzik çalışmalarının desteklenmesi ve zaman zaman bu grupların bir araya geleceği ortak etkinlikler düzenlenmesi

-Sokakta yapılacak doğaçlama çekimlerin ön planda olacağı deneysel kısa film çalışmalarının başlatılması

-İstanbul’daki alt kültürlere ait etkinliklerin sosyal medya kanalları üzerinden duyurulması ve bazılarına toplu katılım sağlanması

-Kadıköy’de sürekli bir mekan belirlenmesi ve burada şiir okuması, psychedelic parti gibi etkinliklerin organize edilmesi

-#holyistanbul hashtagi üzerinden İstanbul’un arka sokaklarının ruhunun canlı olarak aktarılması

16 Ağustos Taksim Buluşması’na katılım sağlayanların çoğunluğu bu etkinliklerin odak noktası olarak Kadıköy’den yana tavır koymuştu. Bu nedenle Kadıköy’de bir mekanı sürekli toplanma noktası olarak belirlemeyi düşünüyoruz.

Beat’in henüz İstanbul’da çok geniş kitlelere ulaşmasını bekleyemeyiz ama burada doğacak enerjinin Türkiye’de bugüne dek hiç olmadığı kadar parlak şekilde bu kültürü ve yaşam biçimini tanıtacağı kesin.

Holy İstanbul Twitter

Neo-Beat Twitter

Website

AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

1 Comment

Post a Reply to Anonymous Cancel Reply