Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
30 Nov

Tüm Zamanların En Garip 10 Kült Filmi

El Topo

El Topo (1970)

Alejandro Jodorowsky’nin sürreal dünyasında geçen El Topo, yönetmenin hiç kuşkusuz en iyi ve en garip filmlerinden biri. Jodorowsky’nin de rol aldığı El Topo’nun kelime anlamı köstebek. Jodorowsky’nin filozof sinemacı kimliğini sonuna kadar yansıttığı filmde geçen semboller kaçırılmaya o kadar müsait ki mutlaka birden fazle izlemek gerek. Midnight Movies akımının babası El Topo, sizi dumurdan dumura sürükleyecek. Trailer

Pink Flamingos

Pink Flamingos (1972)

John Waters imzalı bir kara mizah klasiği olan Pink Flamingos, 70’lerde yaşayan ve gerçek bir travesti olan Divine’ın muhteşem oyunculuğu sınırları fazlasıyla zorluyor. Film çekiminde öldürülen tavukların olması birçok hayvansever tarafından filmi kara listeye soktu, biz de bir film uğruna hiçbir canlıya zarar verilmesini onaylamıyoruz. Gerçek köpek dışkısının yendiği film, bu kadar da olmaz dedirtiyor fakat izlediğinize değeceğinin garantisini veriyoruz. Trailer

Sweet Movie

Sweet Movie (1975)

Sweet Movie’nin ismine aldanıp sizi tatlı bir film beklediğini sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz demektir. Tuhaf, rahatsız edici ve hastalıklı gibi sıfatların gayet uygun olacağı Sweet Movie, birçok kişi tarafından son derece rahatsız edici bulunmakla birlikte bizi izlerken ilham denizlerinde yüzdüren bir film. Çok geniş bir kitleyle dalga geçen film bir sinema filminden çok adeta bir propaganda.  Trailer

The man who fell to earth

The Man Who Fell The Earth (1976)

Dünya starı David Bowie’nin ilk ekran deneyimi olan The Man Who Fell The Earth, oyuncu da senaryo da garip olunca baştan aşağı garip bir film oluyor haliyle. Walter Tevis’in aynı isimli kitabından uyarlanan filmde, gerek Bowie’nin androjenliği gerekse o sıralar başlamış olan kokain alışkanlığı filmin havasıyla çok örtüşüyor. Yaşadığı gezegendeki kuraklık nedeniyle dünyaya su bulmak için gelen Bowie’nin hızla çirkin dünya standartlarına ayak uydurup nasıl yozlaştığına şahit oluyoruz. Çıplaklık ve erotizm sahneleri tartışılan film, mutlaka bir kereden fazla izlenmeli. Trailer

eraserhead

Ereaserhead (1977)

David Lynch’in garip filimlerle dolu kariyerinde önemli bir yere sahip Eraserhead, zaman zaman sizi sinir eder ama merakınızdan sonuna kadar izlersiniz. Kubrick’in de favori filmlerinden biri olan yapımda Lynch, sizi rahatsız etmek istiyor ve bunu da fazlasıyla başarıyor. Sürrealizmin doruklarında gezinmenizi sağlayacak olan filmin konusunu ise herkes kendine göre anlıyor ve yorumluyor desek yalan olmaz. Trailer

Videodrome

Videodrome (1983)

David Cronenberg’in, organik nesneler ve uzuvların deformasyonuyla alakalı yaptığı film alanının bir öncüsü olma özelliği taşıyor. Teknoloji ile insan arasındaki tehlikeli yakınlaşmayı anlatan film, bugün çekilse nasıl oldurdu düşünemiyoruz. Tam da video ve VHS kaset çılgınığının başladığı yıllara denk gelen Videodrome, teknolojiye tuttuğu kafayla insan psikolojisini derinlemesine inceliyor. Trailer

Brazil Movie

Brazil (1985)

George Orwell’ın 1984 isimli kitabını anımsatan Brazil, yönetmeni Terry Gilliams kitabı okuduğunu bile inkar etse de birçok kişi filmle kitap arasındaki aleni benzerliği farketmiştir. Buna rağmen nefes kesen sürreal sahnelerinin etkileyiciliğinden hiçbir şey kaybetmeyen Brazil’de Sam Lowry’nin başına gelen olayları, düşlerini ve eleştirilerini büyük bir zevkle izletiyor yönetmen. Sistemin içinde  yok olanların kara ütopyasında geçen Brazil, biraz uzun fakat kesinlikle buna değer. Trailer

Naked Lunch

Naked Lunch (1991)

Bir David Cronenberg filmi olan Naked Lunch’ı böcek fobisi olanlara tavsiye etmiyoruz. Aynı zamanda Beat kuşağının önemli romanlarından biri olan Naked Lunch, tam olarak filmi anlatan ve Hassan Sabah tarafından söylenen şu sözlerle başlıyor: “Hiçbir şey doğru değil, her şey serbest.” Uyuyşturucu konusundaki göndermeleri ve bakış açısıyla Naked Lunch’ın hem kitabını okumalı hem de filmini izlemelisiniz. Trailer

Fear and Loathing in Las Vegas

Fear and Loathing in Las Vegas (1998)

Sürekli LSD kafası yaşamak nasıl bir duygudur? Bu sorunun cevabı için Terry Gilliams’ın kara mizahı Fear and Loathing in Las Vegas’ı izlemek gerek. Başrollerini Johnny Depp ve Benecio del Toro’nun oynadığı film, Hunter Thompson’ın aynı adı taşıyan kitabının bir uyarlaması. Amerikan rüyası arayışında olan iki arkadaşın uzun yolculuğu, 68 kuşağının kayıp yılları, uyuşturucu, basının abartma gücü gibi noktalarla Fear and Loathing in Las Vegas, izleyenleri adeta uçuşa geçiriyor. Trailer

mulholland drive

Mulholland Drive (2001)

David Lynch imzası taşıyan Mulholland Drive o kadar ilginç bir film ki ne hakkında olduğunu bile söylemek zor. Alternatif gerçeklik, rüyaların gücü gibi ilginç konulara değinen film, psikolojik gerilim türünde yer alıyor. Sürrealizmden bolca öğeye rastlayacağınız Mulholland Dr.’ın başrollerinde Naomi Watts, Laura Elena Harring ve Justin Theroux yer alıyor. Rita ve Betty isimli iki kadının karşılaşmaları üzerinden şekillenen film Lynch’e 2001 yılında Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü ile Akademi Ödülü adaylığı kazandırmıştı. Trailer

AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

1 Comment

Post a Reply to Mert Caner Cancel Reply