Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
7 Apr

Sendromsuzlar: Ozan Çelik

Bazı fotoğrafçıların tarzı öylesine oturmuş ve karakteristik oluyor ki ister bir mekanı, ister bir ürünü, isterse bir reklamı çeksin işleri bakan gözler tarafından ayrıştırılabilir hale gelebiliyor. Roma ve İzmir’le başlayan fotoğraf hayatına artık İstanbul’da devam eden OzanÇelik’in işlerine daha çok rastlayacak ve tanımaya başlayacaksınız…

Fotoğrafçı olma fikrine ilk ne zaman sıcak bakmaya başladın?

Roma’da dil okumak için burs kazanmıştım. Gittiğimde karşılaştığım şehir beni çok etkiledi ve mütevazi bir makineyle fotoğraflamaya başladım. Benim şehirle iletişim kurmamı, bütünleşmemi sağlıyordu. Döndüm. Mimarlık okurken okulda fotoğraf dersi alıyordum. Araştırmaya ve daha çok öğrenmeye heveslendim. Hep o hevesi ve o öğrenciliği devam ettirmeye çalışıyorum. Mezun oldum, ertesi gün işe girdim. Fotoğraf yoluna gitmeyi düşünüyordum ama gelen sıcak teklifi kabul ettim ve 2 yıl kadar bir mimarlık ofisinde çalıştım. Bu sürede fotoğraf çekmeyi bırakmadım. Ofiste işim gereği, ekranımdan tasarımla ilgili birçok imaj geçiyordu. Bir gün fotoğraftakine değil, fotoğrafın kendisine baktığımı farkettim. Ofisten ayrıldım, kendi işimi kurdum. O günden beri aklımda fotoğraftan başka bir şey yok!

Fotoğrafçı kimliğinin dışında kendini nasıl  tanımlarsın?

Sakin biriyim. Mütevazı ve basit yaşamaya çalışıyorum. Derinliğin basitlikte başladığına inanıyorum.

En çok neyin veya kimin fotoğraflarını çekmek seni daha çok memnun eder?

Mekanların ruhunu yansıtmak beni çok mutlu ediyor. Bazen içindeki insanlarla, bazen mekanın tek başınalığı ile.

Fotoğrafını çekmekten en çok keyif aldığın şehir hangisi?

Rönesans dönemi ve eserleri Sanat Tarihi dersimin en sevdiğim parçasıydı, bu nedenle Kuzey İtalya ve Fransız şehirlerinde bu tür binalar çevresinde dolaşmak, fotoğraflamak hep büyük haz verdi. Bunun yanında gittikçe doğuya ilgim artıyor ve sanırım İstanbul’la başlayan doğu sanatı ve akımını bulabileceğim şehirler olabilir.

Gündemini meşgul eden son projelerinden bahseder misin?

Kafamda olan ama gündemime koyamadığım çok projem var. Şu anda çekim yoğunluğundan vakit ayıramadığım kişisel projeler bunlar. Ama ticari anlamda soruyorsanız önümdeki 2 ay içinde çekmeyi bir an önce istediğim markaların çekimleri var. Bunların bazıları mekan çekimi, bazıları reklam/ürün.

Kafamdaki projeler ise hep insan ve şehir ağırlıklı. İnsanlarla çalışmak beni çok mutlu ediyor. Bu yıl en azından birini gerçekleştirmek beni mutlu edecek.

Son dönem aldığın eğitimlerden bahseder misin?

Şu anda yurtiçi ve dışında reklam ve mekan fotoğrafında güzel işler yapan kişileri takip ediyorum. Bu kış ekipman yatırımları dışında eğitime de bolca yatırım yaptım. Amerika’dan M.Kelley ve R.Klein’dan eğitimler aldım. Hem teknik, hem bakış açısı anlamında şimdiden farklı hissediyorum.

Türkiye’de bir fotoğrafçı olarak en çok neyden rahatsızsın?

Fabrikasyona bağlayan sıradan işlerden…

Bizi tanıştırmak istediğin biri/birileri var mı?

İleride başarısıyla kendi alanında bir numara olmuş Ozan Çelik. Bunun için kendine zaman tanıyor, temelini kuruyor, acele etmiyor. Daha epeyce yolu var. Ama zamanı gelince tanıştıracağım.

Web Site

Facebook

Twitter

Instagram

 

AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

No Comments

Leave a reply