Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
18 Jun

Welcome to The Midjourney World

Aranızda #midjourney’i hâlâ duymayan kaldı mı bilmiyoruz; ama yapay zekanın, “ortalama seviyede iş yapan ve bunu soyut sanata sığınarak gizleyen” tüm dijital sanatçıları ekmek yiyemez hale getireceğini biliyoruz. Özellikle “plugin-art” ile deneme yanılma yaparken ortaya çıkan her şeye manifesto yazan bütün soyut sanatçıların geleceği karanlık. Bilmeyen varsa şöyle söyleyelim: Midjourney, sözlü şekilde tarif ettiğiniz şeyleri “görsel sanata dönüştüren” bir yapay zeka.

Durumun geldiği yeri anlatmak açısından kelimeleri bir kenara bırakayım ve şöyle göstereyim. Tony Zagoraios Midjourney’i kullanarak “füturistik iç mekan tasarımı” yaptı ve ortaya bu görseller çıktı. Sanki mimarlar ve konsept tasarım sanatçıları bir arada çalışmış gibi, değil mi? Son iki karede ise kendisinin “bir iki kelime brief vererek” ortaya çıkarılmasına “vesile olduğu” soyut sanat örnekleri mevcut.

Ki daha sırada oldukça “ürkütücü güzellikte” sonuçlar elde ettiği söylenen Dall-E 2 var, Google’ın Imagen’ı var, NVIDIA’nın GauGan’ı var; ki şu anda #artificalintelligence desteğiyle @nvidiaomniverse’te muazzam şeyler yapılıyor. O nedenle dijital sanatçıların, mahyacılar, ebrucular, ciltçiler gibi olmamak için bugün uyanması şart. Artık “#conceptartist” olmanın yetmeyeceği bir döneme geldik; işi yapay zekayı yönlendirmek, eğitmek ve sonuçları kürasyonla kusursuzlaştırmak olanların dönemi başladı. Gerçekten inanılmaz araçlar bunlar.

Bu arada şunu belirtmeliyim ki argümanım, bu işi tamamen endüstriyel açıdan ele alıyor. Çünkü bir insanın tasarladığı şeyin “sanat olup olmaması” ve yapay zekanın yaratımları ile kıyaslandığı senaryodaki felsefi değeri burada tartışma konusu değil. “Ne kadar hızlı, iyi ve teknik açıdan doğru üretilebiliyor, çoğaltılabiliyor?” Soru bu.

Mood cycle’ları olmayan, biyolojik ihtiyaçları olmayan, bir kaç saniyede değiştirilen yazılı brief’e göre, sonsuz sayıda alternatif üretebilen ve tüm çıktıları, endüstriyel açıdan kullanılmaya hazır halde olan, duygu uyandıran, etkileyen, merak ve ilgi cezbeden bir makina ile yarışmamız mümkün olmayacağı için, onu bir katman gibi, alet gibi kullanmayı öğrenmemiz gerekiyor. Yapay zeka ile rekabette hepimize bol şans. 😅

EMEL BİLGE ÇINAR

Oldmagnet'te editör olmadan önce, üç yılını post prodüktörlük yaparak Lighthouse Visual Effects, İstanbul'da geçirdi. Projeleri neticesinde Autodesk Türkiye'nin topluluk yöneticilerinden biri olmayı başardı. İstanbul Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra Los Angeles, California'da Medya ve Eğlence Yönetimi üzerine eğitim aldı. Aynı zamanda Öteki Sinema'da sinema ve dizi yazıları yazarken bir yandan bilimkurgu okumayı, oyun tasarlamayı ve durmaksızın oyun oynamayı seviyor.

No Comments

Leave a reply