
San Francisco çıkışlı Ty Segall‘ın garage-rock fabrikası aramıza geri döndü. Aradan çok ta zamanın geçmediğini fark ettik, belki bunu mentor gruplarından White Fence‘le ortak çıkardıkları “Hair” albümüne borçluyuz, belki de Thee Oh Sees‘in zirve yaptığı bu zamanlarda aynı sahneye sürpriz adam olarak çıktığı içindir. Ancak kesin olan bir şey varsa, o da Ty Segall’ın kendi müzik yolculuğunda korkunç bir üretkenlik içinde olmasıdır. Yıllarca garage-rock müziğinin yavan ve asidik sesiyle barışamamış plak şirketleri ellerini ovuşturarak av peşine düştü. Drag City Plak Şirketi 2000’lerin başında büyük bir risk alarak stüdyo arşivini garage-rock gruplarıyla doldurdu ve bu günlerde karşılığını alıyor.
60’ların ortasında portlayan jilet saçlı baby-face grupları acaba lise balolarında yaptıkları müziğin farkında mıydı? Önde gelen plak şirketleri garage-rock adı altında müzik yapan grupların en bilindik parçalarını “Nugget Compilation” albümünde toplamaktan ileri gitmedi. Başlangıç noktaları garage-rock olan paravan kişilikler de bu duruma çok dayanamayıp kariyerlerine solo albümlerle devam etmek zorunda kaldı,tıpkı Stooges’dan kopan Iggy Pop veya Buffalo Springfield‘dan Neil Young gibi.
Ty Segall bu kuşaklar arası uzun müzik yolculuğunun en ilginç isimlerinden biri haline geldi. Retro garage-rock sahnesinin ipini eline alan Segall, akustik gitarın sert ve keskin sesinden taviz vermeyerek kotayı bir çıt yükseğe götürdü ve ayağının altından ayıramadığı pedalıyla efekt canavarlığına başladı. Bu noktada Segall’ın hikayesi de başlamış oldu. 17 parçalık yedinci solo albümü Manipulator Ty Segall severler için bir “rocknroll” kokteyli. Ve işin en güzel kısmı, albümün tam tamına bir saat içinde bitiyor olması.
No Comments