Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
14 May

Canlar Ülkesi: Abhazya / Röportaj

Abhazya’da belgesel çekme fikri nasıl oluştu?

Damla – Adige kökenliyim, Türkiye ve yurtdışında Çerkeslerin ağırlıklı yaşadığı köylerde bir belgesel üzerinde çalışırken Denef Huvaj’ın geçen yıl Abhazya’da gördüklerini anlatmasıyla etkilenmeye başlamıştım. Siyaseten de Abhazya bende merak uyandırıyordu.

Denef’in zaten başlatmış olduğu Çerkes Köyleri Projesi fotoğraf projesiyle, biraz daha tanınır olabiliyorduk. Bu yüzden, Abhazya’ya gitmek için zamanlamanın daha doğru olduğunu düşündüm. Oranın da tanınmaya ve tanıtılmaya ihtiyacı var. Denef’in Abhazya için hazırladığı kitap projesiyle birlikte benim kafamdaki belgesel birbirini çok tamamladı ve çok çabuk proje haline geldi.

Canlar Ülkesi: Abhazya belgeseli sonrasında, Çerkes Köyleri üzerine çalıştığın belgeseli de çekmeyi düşünüyor musunuz?

Damla- Bütün zamanımız ve konsantremiz şu an Abhazya ve köklü kültürü üzerinde. Bu projeyi tamamladıktan sonra, düşünebiliriz. Şu an için tüm gücümüzü Abhazya için kullanmaya çalışıyoruz.

Denef- Damla’nın da söylediği gibi şimdi tüm vaktimizi bu projeye ayırdık. Çerkes Köyleri projesi tabiiki fotoğraf projesi olarak devam ediyor ve çok uzun süre daha devam edecek. Aslında bazı belgesel önerileri aldım ama çok içime sinmedi diyebilirim. Sonra Damla’yla kesiştiğimiz ilk nokta orası oldu. Birbirimizden habersiz benzer projelere farklı alanlarda gönül veriyorduk. Fakat ben durumu bakımından Abhazya’nın öncelik olmasını daha çok istedim. Hem de daha derli toplu bir şeydi benim için. Damla’yla da bu konuda aynı fikirde olduk. Abhazya’nın turizminin gelişmesine ve kendisini tanıtmasına ihtiyacı var; ki ben çerkes köylerine duyduğum hissiyattan hiç ayrı tutmuyorum Abhazya’ya hissetiklerimi. Benim için orası da tıpkı buradaki her hangi bir çerkes köyü gibi, bence benim hem evim, hem çok güzel, hem de korunup desteklenmeli. Ama Damla’yla kendi projelerimizi birleştirip ileride böyle bir şey yapmayı çok isterim. Ben yol arkadaşımdan çok memnunum. Birbirimizi eksik olduğumuz alanlarda besliyor ve güçleniyoruz. En önemlisi birlikte ortaya faydalı bir şey koyuyoruz.

abhazya 2

Film fonlarına başvurmak yerine, Türkiye’de yeni olan kitlesel fonlama sistemine başvurup FONGOGO’da bir proje başlattınız, bunun riskli olduğunu düşünüyor musun?

Damla- Çorbada tuzumuz olsun, birlikten kuvvet doğar gibi çok güzel atasözlerimiz var durumu açıklayan.

Hep beraber bir şey üretmek, üretime katkı sağlamak bana olağanüstü güzel geliyor. Bu çerçeveden bakınca, bir kere her destekçinin sahiplendiği bir iş olacak. Benim yaptığım bir şeyi başka birinin de sahiplenmesi güç verici. Elbette aksi olabilir, hedeflediğimiz miktara ulaşamadığımızda destekçilere para geri iade ediliyor. Dolayısıyla hedeflenen miktara ulaşmak zorundayız.

Yalnızca ekibimizle Abhazya’ya gitmemize ve 15 gün çekim yapabilmemize yetebilecek bir miktar belirledik. Belgeselin yanı sıra Denef Huvaj’ın çekeceği fotoğraflardan oluşan bir kitap hazırlanacak, bunun için bir bütçe veya belgeselin post prodüksiyon masrafları için şimdilik bir desteğimiz yok. Dolayısıyla, evet riskli. Tamamen gönüllü olarak yola çıkıyoruz. En az bizim kendimize ve projemize inandığımız kadar destek görmeyi umuyoruz.

Fon şu an ne aşamada?

Damla- Açtığımız ilk 20 dakika mı 1 saat miydi Denef? 1750 TL destek görmek çok şaşırttı. Yaklaşık bir aydır belirli aralıklarla, projeyi başlatacağımızın duyurusunu yapıyorduk ama böyle hızlı olacağını da düşünmedik. Projenin üçüncü günündeyiz, %10’u desteklendi, o yüzden motivasyonumuz çok yüksek. Hiç tanımadığımız insanlar paylaşıyor duyurularımızı, hiç görmediklerimiz destek oluyor, hem çok duygulanıyoruz hem çok gururlanıyoruz.

Denef- İlk 20 dakikada. Ben bir hız bekliyordum ama tabii bu kadar değil. Fon konusuna çok aşikar olmadığım için biraz benim gibi olanların zorlanacağını düşünüyordum ama öyle olmadı. Çok tuhaf, duygulu anlar yaşıyorum kendi adıma, çünkü arkadaşlarımdan, çevremden, hiç tanışmadığım insanlardan çok kıymetli destek mesajları alıyorum. Çerkes Köyleri projesine başladığım günden beri aslında benimle duygu birliği yaşayan insanlar olduğunu keşfediyorum. Ruhum tazelendi sanki. Bazen Damla’yla karşılıklı duygu, heyecan patlamaları yaşıyoruz. Her gelen destekte bir coşku, bir kutlama :)

Senin kitap fikrin nasıl gelişti?

Denef – Geçen sene Gudauta’nın kardeş şehir ilanında dil konusunda yardımcı olmak için Abhazya’ ya gittim. Sohum’da geçirdiğim vakit zaten inanılmazdı. Gezdiğimiz diğer bölgeler.. Ayrıca benim heyetten ayrılıp köylere gitme şansım oldu. Orada geçirdiğim vakit ise bambaşka bir deneyimdi. Anlattıkları hikayelere, geçirdiğim zamana, gördüğüm sevgiye ve saygıya doyamadım diyebilirim. Ben açıkçası Kafkasya’nın her bölgesini ayrı ayrı seviyorum. Kendim Maykop’tanım, babamın mezarı orada, Nalchik’te yıllarca yaşadım, erkek kardeşim orada. Oralara ayrı bir bağım var ve aslında bir anlamda alışkın olmadığım gelenekler, hakim olmadığım bir dil, bilmediğim bir coğrafya değildi Abhazya. Ama sanırım savaşın vermiş olduğu o birleştirici ruh, yeniden toparlanmak için gösterdikleri direnç, kendilerine has içtenlikleri, doğayla ve yaşamla olan ilişkileri çok fazla ait hissettirdi bana. Bir yandan bir şey yapmak istedim onlar için de. Yapabildiğim en iyi şey de buydu. Anlattıkları enfes hikayerle beraber bir fotoğraf kitabı yapıp, varolan şeyi anlatma telaşına düştüm… Sonra da Damla’yla yollarımız kesişti ve böylece daha büyük bir projeye dönüştü ve bu güne geldik.

Bu güzel ve anlamlı projeye destek olmak için tıklayın. 

AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

No Comments

Leave a reply