
Almaya yeltendiğim, ‘Kütüphanemin koleksiyonluk köşesine yakışır’ dediğim kitapların çoğunun Taschen’den çıkması benim için bir tesadüf değil. Taschen’le tarihimiz eskilere dayansa da ilk gerçek temasımız Tate Modern‘ın geniş kitap arşivini barındıran Museum Shop‘ta gerçekleşti. Taschen’in yalnızca kendine ait kitapları satan bir şubesi, Türkiye’de henüz yok. Fakat Remzi Kitabevi, Nezih Kitabevi, Bilimsel Eserler vb. yerlerde Taschen‘in -bulabildiğiniz- katalog ve kitaplarını satın alabiliyorsunuz. Yeni çıkan koleksiyonları, kitap ve serileri bulmanın zorluğu malum. Çeşitlilik hususunda da, Taschen New York gibi ünlü bir şubeye sahip olmamamız acı verici. Umarım birgün İstanbul’da da baktığımız her yerde kıyafet satan mağazalar, yiyecek / içecek satan cafe’ler ve ATM’lerin önünde uzun kuyruklar oluşmuş banka şubeleri dışında bir dükkan görebilme şansımız olacak. Ünlü markaların “Reseller” modelinden hallice işletilen mağazalarını görmekten ben sıkıldım. Sizin de aynı şekilde düşündüğünüze eminim. Tabii ki İnternet üzerinden alışveriş yapmak ya da Taschen mağazaları olan ülkelerden kitap almak her zaman bir seçenek… Fakat hiçbiri şehrinizde, burnunuzun dibinde bulunan bir kitap dükkanından dokunarak, sayfaları karıştırarak ve kağıt dokusunu elinizde hissederek kitap seçmenin yerini tutmuyor. “Acaba gümrüğe takılır mı?” ya da “Bagaj limitim dolar mı?” diye düşünmeden, özgürce alışveriş yapabilmek her insanın hakkı. Umuyorum ki zamanı geldiğinde, ilgili yönetmelik ve uygulamalar bu şekilde düşünen insanların işini kolaylaştıracak şekilde yapılacak; şimdiki gibi neredeyse imkansızlaştırarak değil.
Yayınevinin hikayesi 1980’lerin Almanyası’nda, Köln sokaklarına kitap sergisi kavramını getiren Benedikt Taschen ile başladı. Almanya’nın dünya edebiyatına bir hediyesi olan Sanat Almanaklarını ticari bir forma kavuşturan Taschen; bu atılımıyla kısa bir sürede ün salarak, sanat ve edebiyat dünyasının dikkatini çekti. Taschen Comics adı altında, sahip olduğu geniş çizgi roman arşivini paylaşıma sunan Taschen; sanatla ilgili ilk kitabı Picasso’nun ardından yayınlarının yönünü ve içeriğini değiştirerek, baskıları 20’den fazla dile çevrilen bir Yayınevi olmayı başardı. Güçlü görsellerin, sanatın, kadınların, fetiş öğelerin ve erotik fotoğrafların da yer aldığı kitaplar; her sene heyecanla beklenen koleksiyonluk eserler haline geldi. Kitapların yanı sıra, baskılarındaki ikonlaşmış fotoğraf ve illustrasyonları kartpostal, zarf, poster vb. hale getirerek dünyanın hemen her köşesindeki yayın evi ve kırtasiyelerde satabilecek bir dağıtım ağına ulaştı.
Bu yazıyı yazmamın nedeni Londra seyahatinde edindiğim London kitabının bende yaratmış olduğu etki diyebilirim. Taschen’in sitesinde İngilizler’in ünlü Punk grubu The Clash‘in kült şarkısı “London Calling” ismiyle taçlandırılan kitap, kapağından, tipografisine, kaynakçasından, baskısına Taschen’in ruhunu yansıtıyor. Hayatın her alanında ilham almak için kullanabileceğiniz bu kitap; Londra sokaklarını dolaşırken bana çok yardımcı oldu. Mihenk taşı haline gelmiş mekanları, dükkanları, sanat eserlerini Taschen’in perspektifinden faydalanarak gezdim. O yüzden biraz da bu kitaptan bahsetmek istiyorum.
London: Şehrin Kalbine Fotoğraflarla Yapılan Bir Yolculuk
“Why, Sir, you find no man, at all intellectual, who is willing to leave London. No, Sir, when a man is tired of London, he is tired of life; for there is in London all that life can afford.”
— Samuel Johnson
Ünlü İngiliz yazar Samuel Johnson‘ın bir deyim haline gelen bu sözü sanki Londra’nın tarihini özetliyor. Hayatın her türlü dinamiğini yansıtan, yaşamaktan bıkmayanların ve keşfetmekten yorulmayanların adresi olan Londra; Taschen’ın London kitabında mimarisiyle, ismiyle özdeşleşmiş noktalarıyla, sokaklarıyla, stiliyle, sanat etkinlikleri ve tarzıyla adeta eşsizliğini vurgulayacak şekilde belgeleniyor. Hergün değişen ve gelişen bu şehir; yüzden fazla fotoğrafla, ünlü repliklerin ve Londralı’ların günlük hayatlarındaki deyimlerin eşliğinde, kült kitaplar ve filmlerden “anların” katkısıyla, ünlülerin yazdığı paragraflarla süslenerek bir bütün haline getirilmiş. Viktoryen dönemden 60’ların Swing ruhuna, İngiliz müziğinin kilometre taşlarından sayılabilecek British Punk‘tan tutun, 2012’deki Londra Olimpiyatları‘na kadar sayısız “unutulmazı” bu sayfalarda yaşayabilir, olası Londra ziyaretinizi sıradan bir turist rehberinden faydalanmak yerine Taschen editörlerinin bakış açısına göre gerçekleştirebilirsiniz. Westminster‘ın harikaları, Arlington‘daki Evsizler Oteli, ünlü Chelsea kızları ya da Hoxton hipster’ları… Londra sokaklarında karşınıza çıkabilecek herşey bu kitapta var. Kitabın editörü Photo District News‘ün Executive Editor’ı Reuel Golden.
No Comments