
Türk Sinemasında olduğu gibi Amerikan Sinemasında da kadın görüntü yönetmenlerinin artmasına ihtiyaç var. Bu listedeki kadınlar, sadece cinsiyetleri nedeniyle değil muazzam işlerine rağmen yeterince bilinmedikleri için seçildi. Ne yazık ki bu konudaki istatistikler iç açıcı değil. Son beş senede, en fazla hasılat yapan 250 filmin yalnızca %3’ünde kadın görüntü yönetmenleri ile çalışıldı. Hiçbir kadın görüntü yönetmeni işiyle direk olarak Akademi Ödülü’ne aday gösterilmedi. Digital Bolex‘in kurucusu Elle Schneider yıllardır bu konuda bir “farkındalık” yaratmak için çalışıyor. Biz de Indiewire‘ın çalışmasından yola çıkarak bu görüntü yönetmenlerini takipçilerimize tanıtalım istedik. İşte alfabetik sırayla, muazzam işlere imza atmış 9 kadın görüntü yönetmeni.
Maryse Alberti
Alberti hem belgesel hem de hikâye tarzında kendini kanıtlamış bir isim. Daha önce H-2 Worker (1990) ve Crumb (1995) belgesellerindeki işleriyle Sundance Film Festivali‘nde “En İyi Görüntü Yönetmeni” ödülünü almıştı. We Steal Secrets, The Armstrong Lie ve 2008’de Akademi Ödülleri’nde en iyi belgesel ödüllerini alan Taxi to the Dark Side‘ta yönetmen Alex Gibney‘le çalıştı. İkilinin uzun yıllara dayanan bir dostluğu var. Aynı zamanda bağımsız müellif yönetmenlerle de çalışmış; Todd Haynes (“Poison,” “Velvet Goldmine”), Todd Solondz (“Happiness”) ve Darren Aronofsky (“The Wrestler”) bunlardan bazıları. Şu anda Peter Sollett‘in yönettiği “Freehold” için çekimlerde ve Steve Carell, Julianne Moore, Ellen Page gibi isimlerin büyüsünü perdeye aktarmakla meşgul.
Autumn Durald
Bir sürü reklam, müzik klibi ve kısa filmde parmağı olan Autumn Durald Gia Coppola‘nın yönetmenlik debut’u Palo Alto‘nun görüntü yönetmeniydi. Son projesi Andrew Droz Palermo‘nun şu anda post prodüksiyon sürecinde olan One & Two filmi ki Palermo da aslen kısa film ve belgesellerde görüntü yönetmenliği geçmişi olan bir sinemacı. Henüz kariyerinin başında olan Durald nitelikli tarzıyla gerçekten dikkat çekiyor.
Ellen Kuras
Kadın görüntü yönetmenlerin sayıca az olmasından bahsettiğinizde mutlaka Kuras’ın adı cümle içinde iyi yönde geçecektir. Emmy ödüllü Kuras; Sundance‘te Swoon, Angela ve Personal Velocity filmlerindeki işleriyle üç kere “Best Dramatic Cinematography” ödülünü de kazandı. Aynı zamanda Michel Gondry‘nin Eternal Sunshine of the Spotless Mind ve Be Kind Rewind filmlerindeki işleriyle kendisi kült mertebesine ulaştı sayılır.
Reed Morano
Oscar adaylığı bulunan Frozen River‘dan bu yana, Sundance’te gösterilen birçok filmde çalıştı Reed Morano. En yakın örneklerden biri olarak The Skeleton Twins ve War Story‘i verebiliriz. 2013’te “American Society of Cinematographers [ASC]” üyeliğine davet edilen Morano, 339 aktif üyenin içindeki 11 kadından biri. Geçen yıl John Krokidas ve George Tillman gibi yönetmenlerle Kill Your Darlings ve The Inevitable Defeat of Mister & Pete filmlerinde çalıştı, TV’de ise HBO‘nun Looking serisinde yer aldı. Aynı zamanda aktif bir Instagram kullanıcısı olan Morano’nun profiline buradan ulaşabilirsiniz.
Rachel Morrison
Sundance 2014’te gösterilen Little Accidents ve 2013’te yine Sundance’te İzleyici ve Büyük Jüri Ödülü‘nü kazanan Fruitvale Station‘daki performansıyla etkileyici bir görsellik yaratmak hususundaki meramını kanıtlayan Morrison, genellikle öykü anlaıtmına odaklansa da Showtime‘ın Riker’s High belgeseliyle Emmy adaylığına da layık görüldü. En son Daniel Barnz yönetmenliğindeki Cake filminde görüntü yönetmenliği yapan Morrison, bu filmde Jennifer Aniston, Anna Kendrick ve Sam Worthington‘la birlikte çalıştı.
Tami Reiker
American Society of Cinematographers‘tan Outstanding Achievement in Cinematography ödülünü kazanan ilk kadın görüntü yönetmeni olan Tami Reiker, ASC’den bu ödülü HBO‘nun efsane dizisi Carnivalé‘ın pilot bölümüyle 2004’te almıştı. Henüz kariyerinin başında Miguel Arteta, Lisa Cholodenko, Peter Hedges gibi yönetmenlerle çalışarak pişen Reiker, en son yine HBO’nın Disappearing Act‘ini yöneten Gina Prince-Bythewood‘un Minnie Driver, Danny Glover ve Gugu Mbatha-Raw başrolleriyle şenlenen Beyond the Lights filminde görev aldı.
Nancy Schreiber
Michael Lehmann, Neil LaBute ve Joe Berlinger gibi yönetmenlerin setindeki işleriyle kariyerindeki tırmanışı tabir-i caizse “dişiyle tırnağıyla” mücadele ederek gerçekleştirdi. Işıkçı olarak başladığı kariyerini American Society of Cinematographers‘ın dördüncü kadın üyesi olmakla taçlandıran Schreiber en son Fugly‘de ve A Short History of Decay‘de çalıştı.
Sandi Sissel
Sandi Sissel kadınlar için sinematografi alanındaki bariyerleri yıkan bir isim. NBC ve ABC kanallarında başlayan görüntü yönetmenliği kariyerinde Her Majesty’s Britannia projesiyle iki Emmy kazandı. Ayrıca 70’ler ve 80’lerde ABC’nin 20/20, Saturday Night Live ve 60 Minutes gibi kült programlarının çeşitli bölümlerinde görüntü yönetmenliği yaptı. Sinemaya geçişini Oscar adaylığı bulunan Salaam Bombay filmiyle gerçekleştirdi. Yıllar içinde bir çok Oscar ve Emmy ödüllüğü bulunan Goodall: Chimps So Like Us, Chisolm 72, Free Angela ve Before Stonewall gibi belgesellerin yanı sıra Tyler Perry‘nin Meet the Brown’s ve Wes Craven‘s The People Under the Stairs gibi filmlerinde de görev aldı.
Mandy Walker
Kamera operatörü olarak kariyerine başlayan Mandy Walker, uzun metraja geçmeden önce çeşitli kısa ve belgesellerde görüntü yönetmenliği yaptı. Lantana, Shattered Glass, Tracks gibi filmler portfolio’sunun önemli bir parçası. Son işi Natalie Portman ve Ewan McGregor‘ın başrollerde olduğu Gavin O’Connor yönetimindeki Jane Got a Gun ve şu anda James Vanderbilt‘in Cate Blanchett, Robert Redford ve Elisabeth Moss‘a başrolleri teslim ettiği Truth filminin çekimlerinde ter döküyor.
uwa
Erkeklere ayrıcalık yapıldığı için mi böyle bir haber yazılmış yoksa kadınları görüntü yönetmenliğine itmek için mi? Yönetmen, kendi çalışmak istediği görüntü yönetmenini seçer, kadın diye seçmemezlik yapıyor olduklarını iddia etmek saçma. Yeterince kadın görüntü yönetmeni olmayabilir, asıl sorun bu olabilir, buna eğilmenizi tavsiye ederim. Mağdur edebiyatından gına geldi.
EMEL BİLGE ÇINAR
Sayın Uwa,
Yorumunuz için teşekkür ederiz. Bu listedeki kadınları birer mağdur değil, başarılı işler yapan ve başarılarının bilinmesini arzu ettiğimiz isimler olarak paylaştık zaten. Bunun daha iyi anlaşılabilmesi için de yazının başında, “sadece kadın oldukları için” isimlerini bu listeye almadığımızı belirttik. Kadınların bu alanda daha fazla yer alabilmesi için kendilerine yer olduğunu bilmeleri ve bu durumu kanıksamaları gerekiyor. VFX sektörü gibi film sektörü de, özellikle kamera arkası ele alındığında erkek egemenliğinde olan bir sektör. Bunun kırılabilmesi için başarı örneklerinin daha sık dillendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu işin bir yanı.
İşin öteki yanına gelirsek, ne yazık ki yeterince kadın görüntü yönetmeni olmadığı için bu durumun oluştuğuna yönelik inancınız gerçekleri pek yansıtmıyor. Düz mantıkla olaylara yaklaşmadan önce araştırma yapmakta ve Amerikan film sektöründe hangi tartışmaların döndüğüne biraz hakim olmakta fayda var. Lexi Alexander’dan, Alex Salkever’a, Manohla Dargis’ten, Katherine Bigelows’a bir çok isim kadınların somut bir ayrımcılığa uğradığına yönelik deneyimlerini, ilk elden paylaştılar. Bağımsız festivallerde sayısız ödül alan kadın görüntü yönetmenleri, Akademi tarafından aday bile gösterilmedi. ASC’de 11 kadın görüntü yönetmeni olmasının nedeni, sadece 11 tane kadın görüntü yönetmeni olması değil. Kabul ve adaptasyon sürecinde, erkeklere göre çok daha uzun ve zor bir yoldan geçmek zorunda bırakılıyorlar. Stüdyolar özellikle ilk uzun metrajlarını çekecek olan yönetmenler üzerinde büyük bir söz sahibi. “Yönetmen, kendi görüntü yönetmenini seçer” diye bir kural yok. Kuralların çoğunu prodüktörler belirliyor.
Velhasıl işin sonucunda mağduriyet oluştuğu için o konuyu gündeme almak, mağdur edebiyatı yapmak demek değildir. Mağdur edebiyatını rahatsız oldukları konuda somut adımlar atmayan, yalnızca yakınan insanlar yapar. Burada gerçek bir çaba ve farkındalık yaratma mücadelesi var.