Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
7 Nov

Emilie Simon Konseri Öncesi Röportaj

Yarın, Türkiye’de ilk kez XXF Very Very French Festival kapsamında Salon ev sahipliğinde dinleyeceğimiz Fransız müzisyen Emilie Simon’u daha yakından tanımak istedik.

Müzik ile ilgili hatırladığın ilk anın nedir? Ne zaman bir müzisyen olmaya karar verdin?

Bu çok doğal olan bir şeydi hayatımda. Müziğe çok genç yaşta başladım. Müzik her zaman günlük hayatımın ve kendi dünyamın bir parçası olmuştur. Genç yaşta müzik grupları kurmaya başlamıştım. Şarkı yazmaya da erken başladım. Piyanomla vakit geçirmeyi, melodiler hayal etmeyi çok severdim.Müzik hep bir parçamdı. Daha sonra eğitimimi de Müzikoloji alanında yaptım.

When was your first remarkable moment with the music? When did you decide to be a musician?

It’s was something very natural actually. I started off from a very early age to doing music. It was always a part of my life and world. I gathered several bands before and i started making my own music as a young one. I loved to write songs, playing my piano and dreaming about new tunes. Music was always a part of me. Later, i got my education on Musicology.

Yaptığın müziği nasıl tanımlıyorsun? 

İnsanın kendi ile ilgili konuşması, kendini tanımlaması biraz zor. Müziğim herşeyden önce melodik bir müzik. Müziğimin, görsel ve işitsel anlamda kendine has bir evreni var. Hareket halinde olan hayal edilmiş görsel bir müzik olduğunu, yaratıcılığa açık olduğunu söyleyebilirim. Her albümünmde hep farklı bir şey yaptım, farklı şeyler getirmeye çalıştım, farklı evrenleri keşfettim. Ve aynı zamanda kadınsı bir müzik olduğunu da söyleyebilirim. Kendine ait bir dünyası, rengi ve duyguları olan bir müzik.

How do you define your music yourself? Does it have a specific genre or form?

It’s really hard to talk about yourself and define your own music with your own words. It has a very characteristic universe, both visual and audial. It’s open for creativity and conjured up with the idea of movement itself. I always done something different on my each album, tried to make some difference and discovered other universes. Also, I can say that my music is kinda feminene. It has a uniqie tone, color and feelings.

Şarkılarında çiçeklerle ilgili birçok söz geçiyor, seni çok etkiliyor olmalılar. Bunun özel bir nedeni var mı senin için?

Doğa her zaman genel olarak benim için bir ilham kaynağı. Su, çiçekler, rüzgar, kısacası doğadaki herşey. “Végétal” adlı albümüm örneğin çiçeklere adanmış bir albümdür.

There are so many things about flowers in your songs. They must be pretty inspiring for you. Is there any spesific reason for that?

Nature inspires me on many levels, always. Water, flowers, wind, everything… My album; the “Végétal” is dedicated to flowers for example.

Senin için İngilizce veya Fransızca şarkı söylemek fark yaratıyor mu? Hangisini tercih edersin?

Hayır farketmiyor. Dil seçimi doğal olarak şarkıları yaparken oluşuyor. New York’ta şarkılarım İngilizce olarak kendiliğinden oluşmuştu. Son albümümü (Mue) Paris’e döndüğümde yaptım. Paris önemli bir esin kaynağı oldu bu albümde ve doğal olarak da şarkılar Fransızca olarak oluştular.

Does it differ to sing in English or French for you? Do you prefer one to another?

No it doesn’t. It happens eventually when i write my music. It’s happened spontaneously at New York before, i wrote my songs in English there. I’ve done my latest album Mue, when i’m back to Paris so the city was my major inspiration source and that’s why those songs came up in French.

Favori filmin ve yönetmenin kim? Kariyerinde hiç sinema ile ilgili bir şeyler yapmayı düşündün mü? Müzik dışında başka hangi sanat disiplinleriyle ilgileniyorsun?

Müzikal komediler izleyerek büyüdüm, o nedenle belki “West side story” filmini söyleyebilirim. Birçok sevdiğim yönetmen var, David Lynch, Tarantino. Başkaları da var tabii. Sinemayı çok seviyorum. Kendilerine has bir evren yaratan yönetmenleri seviyorum daha çok. Sinemada yönetmenin hayal dünyasına bir yolculuk var ve ben bunu çok seviyorum. Diğer sanat dallarından sinema, edebiyat, resim hatta moda, tasarım, mimari hepsini seviyorum. Benim için hepsi bir ilham kaynağı.

What’s your favorite movie and director? Did you ever think about to do something with cinema? Are you interested or involved with other disciplines of art besides the music?

I grew up with watching musical comedies, maybe that’s why I can say the West Side Story is my favorite. There are so many directors that I love such as David Lynch, Tarantino… among many others of course. I love cinema. I love those directors who create their unique universes. Because watching them is just like a journey through their minds and imagination… and I love it. I love other disciplines of art too of course: Literature, Painting, Fashion Design and Architectual Design… They’re all a source of inspiration for me.

Dünyaca ünlü bir müzisyen olarak birçok ödül kazandın. Bu deneyimden yola çıkarak genç sanatçılara tavsiyen nedir?

Sevdikleri müziği yapmalarını, kendileri olmalarını tavsiye edebilirim. Kendileri için önemli olanı yapmalarını ve kendi hassasiyetlerini geliştirmelerini önerebilirim.

You won many awards. What would you like to say as an advice to young and talented artists out there?

I think they should do the music they love and keep it real. They should do whatever is important for them and evolve their own sentimentality. Teşekkürler!

Biletix

Facebook

Twitter

Salon İKSV

XXF – Very Very French

Photo Credit: Sigried Duberos

 

AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

No Comments

Leave a reply