Yukio Mishima, iyiliğin doğasında kendini dışa vurmanın, kötülüğün doğasında ise gizlenmenin olduğunu söyler. Peki kötülük neden gizler kendini? Kötülüğün ifşası neden iyi değildir? İyi olan nedir? Ya da kötülüğü şeffaf kılacak ve onu açığa vuracak şey nerede saklıdır?
Bu soruların yanıtını Fransız düşünür Jean Baudrillard vermeye çalışır. O, İyi olanın, ancak İyi’nin İyi’yi ya da Kötü’nün Kötü’yü üretmesi durumunda varolabileceğine çeker dikkati. İyi’nin Kötü’yü ya da Kötü’nün İyi’yi üretmesi durumunun ise Kötü’yü yaratan şey olduğunu savunur düşünür. Ona göre tüm sorunlar tam da burada vuku bulur; yani karşıtların birbirini doğurmasında. Baudrillard bu durumu, ‘yürek hücrelerinin karaciğer hücreleri üretmesi’ne benzetir ve o, ‘neden ve sonuçlar arasındaki tüm dengesizliklerin Kötü’nün düzeniyle ilişkili’ olduğunu öne sürer.
O halde Kötü, kendini gizlemek zorundadır ya da kendini bir İyi olarak sunmak zorundadır denilebilir. Öyle ki ikinci durum da aslında bir ‘kendini gizleme’dir. Ve zaten kendini gizleyen şey Kötü’dür.
Sanatçılar
Suat Öğüt, Kemal Özen, Emre Ünal, Sezer Arıcı, Tolga Özgal, Murat Kahya, A. Zekeriya Çan, Sadık Arı, Abdulkadir Avcı, Sibel Kocakaya, Serkan Efe, Giacinto Occhionero, Eşref Yıldırım, Yonca Karakaş Demirel
Kötülüğün Şeffaflığı ya da Ötekine Bakmak 14 Şubat’a kadar Kare Sanat Galerisi’nde.
Fotoğraf: Emre Ünal
No Comments