
Sekülarizm, özel ve kamusal insan ilişkilerini dinsel değerler, gelenekler ve kurumların dışında tartışan genel bir eğilimdir. Rönesans boyunca din dışı konulardan etkilenen ya da bunları araştıran sanat yapıtlarının sayısı artmıştır. Sekülarizm, aynı zamanda Klasik (ya da pagan) mitoloji ve tarihten alınmış konuları, kişileri ve ilkeleri de içerir.
Leon Battista Alberti’nin mimarlık üzerine tezi, De re aedificatoria, yapıların tasarımlarında Hıristiyanlık doğrularının simgelenmesi geleneğini reddetti. Bunun yerine klasik mimarlığın simetrik formlar, matematiksel orantılar ve insan ölçeğine uygun oranlarını savundu. Rönesans dönemince kilise tarafından sipariş edilen sanat ve mimarlık yapıtlarının çoğu klasik çağdan gelen bir süreklilik ve miras izlenimi yaratılmasına yönelikti. Uygarlık ve sanat üzerine saf dinsel terimlerle düşünmek giderek olanaksızlaşıyordu.
Bu dönemin can alıcı değişikliği tuval resminin öneminin artmasıydı. Evler için tuval resi siparişleri daha çok verilir olmuştu ve bu, ressamlara hem daha çok gelir sağlıyor, hem de kilise süslemesi işlerinin dışında bir rekabet ortamı yaratıyordu. Soylu patronların emrinde başarıyla çalışan Tiziano, bu gelişmede belirleyici rol oynadı.
Toplumda öne çıkan kişilere odaklanan önemli güncel olaylar Rönesans boyunca laik konular için kaynak oluşturdu. Rönesans sanatının laikleşmesindeki öteki etmenler; kentleşme, laik iktidarın pekişmesi, yeni sanat patronları yaratan zenginliğin artması ve klasik temaları, imgeleri ve ilkeleri keşfeden sanat piyasının istikrarlı bir biçimde büyümesiydi. Laik eğilim bir yüzyıl sonra Barok Çağ’da iyice güçlendi.
Venüs’ün Doğuşu, y.1482, Sandro Botticelli
Botticelli’nin klasik mitolojiden aldığı, bir tanrıçanın denizden doğuş anını gösteren ayartıcı betimlemesi Rönesans içindeki laik eğilimin temsilcisidir.
Kaynak: Yem Yayın, …izmler Sanatı Anlamak, Stephen Little
No Comments