
Rönesansla görünürde eş anlamlı olan, hümanizmin iki ana bileşeni vardır: Klasik dünyanın sanatlarına ve değerlerine olan ilginin yeniden canlanması ve bireyin hem kendini hem de dünyayı dinsel yanıtlarla değil, akılcılık arayışı ile anlama ve değiştirme yetisinin yenilenmiş anlamı.
“Hümanist” terimi, ilke kez 14. yüzyılda Roma yüksek sanatlarının (geometri, dilbilgisi, şiir, söz sanatı ve ahlak felsefesi) öğretmenleri ile kullanılmıştı. Giderek klasik dünyaya, insani duygulara ve insan ilişkilerine yoğun ilgi duyan eğitimli insanların hepsi için kullanılmaya başlandı.
Hümanizm, her ne kadar başlangıçta edebiyat ve bilim alanında etkin olan bir bilim idiyse de, kendilerini klasik geçmiş ve insan doğasının keşfinde önemli bir rol üstlenebilecek “büyük adamlar” olarak hisseden sanatçılar da yeni bir ilgiyi körükledi. Hümanizm sanatçıların zanaatçılıktan dünya hakkında söyleyecek önemli şeyleri olan bir başka evrene dönüşümlerini başlattı. Hümanizm mantık ve rasyonel sorgulamanın önemini vurgulayarak, teolojinin tanrısalı yüceltip dünyasal olanı günahsal ve çürük sayararak ayaklar altına alan geleneksel egemenliğe savaş açtı. Sanatçılar, kutsallığı sıradan insanlar üzerinde betimleye başladılar. Cennetin kraliçesi olarak Meryem, yüzyıllar süren yaldızlı şaşaasının ardından artık mütevazi bir kız olarak resmediliyordu. Bu eğilim Leonarda’da da açıkça kendini gösterirken, Caravaggio’nun yapıtlarını da etkiledi. Hümanistler, eğitim önemine inandılar çünkü insan zihninin ussal gücünün, evrenin mantıksal yapısını kavrayacağından emindiler. Bu çıkarım, sanatın eğitim amacıyla kurallara bağlanabileceği inancına kaynaklık etti. Bunun sonucunda bu kuralların doğru uygulamalarının gerçekleştirilebileceği sanat akademileri kuruldu. Fransa’da akademik eğitimi en çok etkileyen sanatçı, inanmış bir hümanist ve ilk büyük sanatçı entelektüellerden biri olan Poussin’di.
Başlıca Yapıtlar
Bakire Meryem ve Çocuk İsa Azize Anne ile, 1510 / Leonardo da Vinci
Bu yapıtta Bakire Meryem, Azize Anne’nin dizleri üstüne oturmuştur. Her ikisi de kuzunun kulağını haylazca çekiştirmekte olan Çocuk İsa’ya doğru gülümsemektedirler. Leonardo, Hıristiyan dininin bu temel kişilerini sıradan insani duygular içinde betimleyerek farklılaştırmıştır.
Sanatçının Bir Arkadaşıyla Portresi, Y.1518,Rafaello Sanzio ya da Rafaello
(Geleneksel olarak “eskrim ustası” diye adlandırılır. )
Hümanizm, klasik felsefeye çok benzer bir biçimde dostluğu, romantik ve cinsel aşkın üstünde bir önemle vurgular. Rafaello’nun arkadaşıyla birlikte olan portresi, bu yaklaşımın göstergelerindendir. Saf, insani duygu bağlarının yüceleştirildiği, sevgi dolu ve mahrem bir dostluk portresidir.
Kaynak: …izmler, Sanatı Anlamak / Yem Yayın
No Comments