Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
20 Oct

The Holy Mountain (1973)

Bir kere izledikten sonra hiçbir şeye aynı gözle bakamayacağınız filmler vardır. Holy Mountain da bunlardan biri. Bazılarına göre özellikle ilk yarım saati deli saçması, abuk subuk ve manasız gelebilir fakat film başından sonuna kadar kapitalizme ve sisteme kafa tutan göndermelerle dolu. Alexandro Jodorowsky’nin hem yazdığı hem yönettiği hem de oynadığı filmde Jodorowsky Alchemist rolüyle karşımızda. Holy Mountain’ı izlemek zor, anlatmak zor, hazmetmek zor ama en zoru ‘bazıları’ için filmi anlamak olacak…

“Bu film ne hakkında? Neyi anlatıyor ve yönetmenin derdi kiminle ?” diyecek olursanız; film politika, din, kapitalizm, sembolizm, mistizm, sosyoloji, felsefe, aile içi dengeler, para, aşk, seks, silah, hırs, güç, iktidar ve daha birçok noktaya parmak basmıyor adeta bu konulardaki çatlakları gözünüze gözünüze sokuyor. Filmi yorumlayabilmek ve yapılan göndermeleri anlayabilmek için en ufak bir sahnedeki işareti bile kaçırmayın. Çünkü eğer İncil’de geçen metinler, budizmi ve illuminatiyi çağrıştıran semboller, kabala inancı, katolik kilisesine giydirmeler, sürrealizm ve yakın tarih hakkındaki sembolleri yakalayamassanız Holy Mountain sizin için bir deli saçması olmaktan öteye gidemez ve ilk gerçek diyaloğun 35. dakikada başladığı anı bile beklemeden filmi kapatıp bir daha hakkında hiç düşünmeyebilirsiniz. Ya da 35 dakika boyunca azğını açan her oyuncunun anlamsız kelimelerle anlaşabildiğini ve aslında dil diye konuştuğumuz şeyin bir yerden sonra ne kadar anlamsızlaştığını görüp yaklaşık 2 saatlik filmi bir çırpıda izlersiniz. Hiçbir şey anlamasanız bile filmi lütfen sırf verdiği görsel haz için izleyin, izlettirin.

Gerçek ve mantıklı olduğuna inandığımız, genel geçer kurallar ve doğmatik bilgilerle kendimize yüklediğimiz paket program sınırlarının tamamen dışında gerçekleşiyor filmde olan her şey… Olmasının garip olacağı, olamayacak, imkansız, yersiz ne varsa oluyor çünkü Jodorowsky açık bir şekilde kurallara ve düzene meydan okuyor. Belki birçok insan için kafayı sıyırmış bir müptezel Jodorowsky belki de Holy Mountain LSD’nin doruklarında yazılmış bir film. Neyse ne bu film size bir şeyler gösteriyor. Üstelik henüz postmodernizm diye bir şey oluşmamışken. Bir film daha fazla ne kadar psychedelic ve kült olabilir?

Holy Mountain 21 copy

 Artık Spoiler Vakti!

Film makyajları silinen, takma tırnakları çıkarılan ve saçları kesilen iki kadının görüntüsüyle başlıyor. Maddi olarak elde edilmiş her şeyden bir arınma seremonisi olarak da düşünebilirsiniz. Nasıl geldiysek o hale, öze dönme evresi…  Bu seremoniyi gerçekleştiren kişiyi İsa’ya benzetenleriniz de olacaktır Mortal Combat’taki Raiden karakterine de :)

Holy Mountain 10

Holy Mountain 11 copy

Sonra bir anda kendinizi gerçek dünyada, bir kaos ortamında bulacaksınız. Toplu katliamların yapıldığı, kalbinden vurulan kişilerin göğsünden kuşlar uçtuğu, herkesin kanının farklı renkte aktığı, turist görünümlü kişilerin bu kaotik ortamı bir gösteri duyarsızlığıyla izlediği, toplumun en yozlaşmış haline tanık olacaksınız. Bukalemunlar, kurbağalar, şiddet, şiddet ve şiddet…

Holy Mountain 2

Holy Mountain 4

Holy Mountain 7

Ana karakterimiz ‘Thief’ (Hırsız), bir şekilde bu kargaşadan sıyrılıyor ve uzun bir kuleye tırmanıp Jodorowsky’nin canlandırdığı Alchemist (Simyacı) karakteriyle tanışıyor. Filmin bu dakikalarına kadar anlayabileceğiniz tek bir konuşma yok ve Alchemist’in Thief’e sorduğu soruyla filmin ilk cümlesi geliyor:

Do You Want Gold?

-Yes.

Böylelikle Simyacı Hırsız’ın ensesine yapışmış sembolik bir ahtapotu çekip alıyor ve içindeki kötülüğü iyileştirmeye çalışıyor. Bunu da hırsızın dışkısını altına dönüştürüp kendisine veriyor ve:

‘Sen bir boksun. Ama istersen altına dönüşebiilirsin.’ diyerek yapıyor.

Bu sahneden itibaren Hırsız karakteri dünyevi hırslarından, para ve güç arzusundan Simyacı tarafından arındırılmaya çalışılıyor.

Holy Mountain 12

Holy Mountain 13

Sıra, filmdeki bütün karakterleri tanımaya geldiğinde artık yaklaşık 60 dakika boyunca izlediğiniz her şey birer birer oturmaya başlıyor. Örneğin Venüs gezegenini simgeleyen adam güzelliği simgeliyor. Ama asıl dikkat çekilmek istenen nokta yozlaşan güzellik anlayışlı. Kaslı vücutlar, sıfır bedenler, boyalı saçlar, makyajlı suratlar… Çeşitli gezegenlerden gelen diğer karakterlerin hepsi toplumdaki bir çatlağı ele alıyor. Cinsellik, sanayi, silahlanma, aile, politika…Devletin planları doğrultusunda domine ettiği üretim sistemi… El bombası şeklinde kolyeler, tek bir sözle binlerce insanı ölüme gönderen faşist rejim, polis, asker, Peru’ya savaş açan Captain Amerika gibi ve gibi.

Holy Mountain 15 copy

Holy Mountain 16

Filmin en son kısmı yani bana göre aydınlanma bölümü bu gezegenleri simgeleyen insanların Simyacı ve Hırsız ile bir araya gelip bütün paralarını yakması. Bu sahneden sonra yeni bir dönem başlıyor. Doğayla iç içe olma, nirvanaya ulaşma, arınma vs…

Hep birlikte Simyacı rehberliğinde ölümsüzlüğü orada bulacaklarını inandıkları Holy Mountain yolculuğuna çıkıyorlar. Yolculuk boyunca olan her şey hep bir mesaj veriyor ve sizi düşündürüyor. Film sizi Holy Mountain’ın tepesine çıkarıyor da keşke film setini deşifre edip sizi oradan aşağıya bırakmasa…

Holy Mountain 17 copy

Holy Mountain 18 copy

İyi Seyirler!

AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

No Comments

Leave a reply