
Festivallere karşı her zaman bir zaafım olmuştur. Hele de bir festival her gün en az iki kere içtiğim kahve hakkında olunca heyecanım günlerce sürdü. İnternette festival içeriğiyle ilgili pek bir bilgi bulunmadığı için aslında kafamda bir festival kurdum ve gittim denebilir.
Bilet satışları seanslar üzerinden oldu. Amir, ben, Hande ve Zafer Pazar günü 15.00 – 19.00 seansına bilet aldık. Saat tam 15.00’de Bienal’den de gelmeye alışık olduğumuz Karaköy’deki Rum okulunun kapısına geldik. Önümüzde 40 kişilik bir sıra vardı ama gayet hızlı ilerledi ve içeri girdik. Festivalin birbirinden çok beğendiğim özelliklerini sıralamadan önce organizasyonla ilgili bir eksikliği belirtmek istiyorum. Seçilen mekana göre satılan bilet sayısı çok uyumsuzdu. Festival tadım, deneyim ve katılım uzerine olduğu halde bunların hiçbirini yapabilecek bir ferahlık bulamadık. Çok kalabalıktı.
Bunu geçersek gerçekten çok zevk aldığım bir organizasyon oldu. Kahve hakkında çok şey öğrendim ve tadımladım. Bütün bunların yanında çok güzel bir canlı müzik vardı. Starbucks’tan Cihangir’de sık sık gittiğim Kronotrop’a kadar geniş bir katılımcı yelpazesi vardi.
Sizi kapıdan girdiğinizde ilk karşılayan Heisenberg Coffee & Roastery ile başlamak istiyorum. Heisenberg en kısa zamanda Kadıköy’de bir cafe açmak istiyor ve bunun için de bizlerin yardımı gerekiyor. Indiegogo‘daki crowdfunding projelerini burada bulabilirsiniz. Kahvesi çok lezzetli olan bu cafenin duvarında isminizin yazması fırsatını da elde edebiliyorsunuz.
Beni ikinci olarak etkileyen durak ise Petra Coffee oldu. Berlin’den alışık olduğum konsepti İstanbul’da görmek çok hoşuma gitti. Hem kahveleri hem de tezgah dizaynı olarak festivalde en çok hoşuma giden durak oldu.
Üçüncü olarak Old Java’nin kurukafa içindeki duman füzyonlu, isli kahvesinin yapılış aşamalarını izlemek daha önce hiç yaşamadığım bir deneyim oldu ve dakikalarca sıkılmadan izledim.
Coffee Nutz’un Nitro Brew’u ise bana Guinness’in kahvesini içiyormuşum gibi bir his verdi. Sanırım festivalde beni en çok etkileyen lezzet, fıçıdan gelen bu soğuk kahveninki oldu.
İstanbul’da böyle güzel girişimlerin ve yeniliklerin olduğunu bilmek bana her zaman Münih’ten eve döndüğümde hala yapılacak binlerce şey olduğunu hatırlatıyor. Bunun için de bunun gibi organizasyonlara ayrıca teşekkür etmek lazım.
2. Istanbul Coffee Festival’i heyecanla bekliyorum.
No Comments