Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
7 Jan

Barış Soyak Art Gallery

Dijital ve kreatif ajansımız Beyoğlu Creative tarafından websitesini yenilediğimiz Barış Soyak Art Gallery’nin kurucusu Barış Soyak ile güncel sanat piyasası üzerine konuştuk.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

1974 yılında İstanbul’da doğdum. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü’nü bitirdim. Yaklaşık 20 yıla yakın bir süre bankacılık&finans sektöründe kariyerimi sürdürdüm. 2016 yılından itibaren her seviyedeki sanatseverlere kişiye özel sanat danışmanlığı yapmaktayım.

Finans sektöründe uzun yıllar çalıştıktan sonra sanat piyasasına geçmeye nasıl karar verdiniz?

Sanatçı bir ailede büyüdüğüm için küçüklüğümden itibaren sanat ve sanatçı ortamına aşinaydım. Yaşadığım ev ve aile çevremizdeki dostlarımız sayesinde sanat eserlerine her zaman yakın olma şansım oldu. Bu nedenle, sanat ve sanatçıyı önemseyen, sanatın toplumsal ve kültürel hayattaki rolünü her zaman önceleyen bir duruşa sahiptim. Sanatın insan ruhunu besleyen, iyileştiren ve kişinin kendisini keşfetmesini sağlayan kucaklayıcı yönü, uzun yıllar sonra kariyerime farklı bir yön vermem gerektiğini bana hissettirdi.

Bu işi çevrenize verdiğiniz fikir ve yönlendirmelerden “Barış Soyak Art Gallery” adında bir marka yaratma noktasına getirmenize neden olan ne oldu?

Gerek sanatçı bir aileden gelmem, gerekse ailemde koleksiyon yapan yakınlarımın olması bu işe girmemde belirleyici bir faktör oldu. İçinde bulunduğumuz olumsuz ekonomik koşullara rağmen, oldukça kısa sürede kat ettiğim mesafe beni pozitif etkiledi. Yanı sıra, kariyerim süresince biriktirdiğim dost ve arkadaşlarımın desteği ve referanslarıyla her geçen gün artan bir iş trafiğim oluştu. Kurumlara yönelik yaptığım satışlar ve tüzel kişiliğe haiz olma zorunluluğu nedeniyle, şahsımın marka yüzü olduğu markalaşma sürecini başlattım. Umuyorum önümüzdeki dönemde marka imajımın ve bilinirliğimin artmasına paralel pozitif sonuçlar elde etmeye devam edebileceğim.

Kendi sanat koleksiyonunu bilinçli bir şekilde oluşturmak isteyen kişilerle nasıl buluşuyorsunuz? Onlar mı size ulaşıyor yoksa siz mi onlara?

Aslında her ikisi de geçerli diyebilirim. Öncelikle yakın çevremdeki arkadaşlarımın, son derece cesaret gerektirdiğini söyledikleri işim dolayısıyla, benimle beraber sanata ilgilerinde artış olduğunu gözlemlemekteyim. Buna paralel, birlikte sanatçıyı ve eserlerini tanımaya yönelik yaptığımız ziyaretler, başlangıç seviyesindeki koleksiyonerler için çok değerli bir tecrübe olmakta. Kişiye özel sanat eserleri sunumu yaptığım için, kişinin estetik tercihine ek olarak sunumum sayesinde farklı sanatçı ve eserlerini görebilme imkanı olması beni bir anlamda farklı kılmakta. Öte yandan; koleksiyonerliği herkes tarafından bilinen kişi/kurumlar ile birlikte iş yapabilmek için şahsen girişimde bulunduğum gibi bana referanslar yoluyla doğrudan ulaşanlarda olmakta.

Kurumsal sanat koleksiyonlarının seçimleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu seçimler kurumların kimliklerini yansıtıyor mu yoksa departmandan sorumlu kişilerin tekelinde mi şekilleniyor?

Açıkçası kurumsal sanat koleksiyonuna sahip grupların sanata ve sanatçıya verdikleri destek son derece önemli. Bir çok sanatçı için bu tür kurumların kalıcı koleksiyonlarında ve/veya müzelerde eserlerinin yer alabilmesi hem kariyerleri hem de tanınırlıkları bakımından fevkalade değerli bir durum. Eser seçimine ilişkin yapılan tercihlerin, kurumların bünyesinde görev yapan değerli sanat danışmanlarının öneri ve yönlendirmeleri ile şekillenmesi ve kurum imaj ve kimliğine paralel olmasını doğru buluyorum. 

Tam olarak hangi hizmetleri veriyorsunuz?

3 başlıkta özetlemek mümkün. Sanatçılara yönelik olarak, portfolyolarının hazırlanıp, koleksiyonerlere sunumunun yapılması, yurt içi ve yurtdışı fuarlara katılımlarına aracılık edilmesi, menajerliğini yaptığım sanatçılara yer almak istedikleri her türlü hukuki&ticari desteğin verilmesidir. Koleksiyonerlere yönelik olarak; kişiye özel olarak eser seçimi yapılması, koleksiyonlarının revize edilmesine aracılık edilmesi, yeni keşfim olan yetenekli sanatçıların koleksiyonlarına dahil edilmesidir. Kurumlara yönelik olarak ise; gerek markalarının tanıtımına yönelik sergi düzenlenmesi gerekse mekana mimari destek de verilerek sanat eserleri yerleştirilmesidir.

Şu an da malum bir kriz olduğunu düşünürsek, insanlar sanat eseri alma konusunda mesafeli mi yoksa sizin hedef kitlenizi krizden etkilenmeyen kesimi mi oluşturuyor?

Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu konjonktür ve global durgunluk nedeniyle, genel ekonomiden bağımsız olmayan ve talep yönlü hareket eden sanat piyasasının ülkemiz özelinde olumsuz etkilendiğini söylemek mümkündür. Keza, sanat eseri alabilecek alım gücüne sahip sanatseverlerin maddi olanakları yeterli olsa dahi eser alım kararlarını etkileyen en önemli faktör, keyifli hissetmeleri ve geleceğe dair pozitif beklenti içerisinde olmalarıdır. Ek olarak, koleksiyonerlerin gerek mevcut eserlerinin maddi değer kaybına uğramış olması gerekse fiyatlarının özellikle döviz bazında neredeyse yarı yarıya düşmesi, yeni eser alımlarını olumsuz etkilemektedir. Buna karşın, sanata tutkuyla bağlı, sanatçıya her koşulda destek olmayı görev addeden koleksiyonerlerin varlığını inkar edemeyiz. Öte yandan; elinde döviz bulunduran koleksiyonerler için fiyatların düşük olmasının yeni alım yapabilmeleri için fırsat penceresi oluşturduğunu söyleyebiliriz.

İyi bir koleksiyona sahip olmak için ortalama kaç yıl ve ne kadarlık bir bütçeyi gözden çıkarmak lazım sizce?

Açıkçası iyi bir koleksiyon tanımı göreceli bir kavram olduğu için bu konuda bir zaman ve bütçe belirtmek çok uygun olmayabilir. Ancak şu kadarını söyleyebilirim, zaman içerisinde koleksiyona dahil edilen eserlerin birbiri ile konuşabiliyor olması, koleksiyonerin zevk ve beğenisine hitap etmesi koleksiyonun değerini belirleyen etkenlerden bazılarıdır.

Hangi sanatçılarla çalışıyorsunuz? Bir sanatçının sizin portföyünüze ulaşması için hangi özelliklere sahip olması gerekiyor?

Yücel Dönmez, Burcu Yavuz, Atilla Galip Pınar, Esra Şatıroğlu birebir çalıştığım sanatçı arkadaşlarımdan ilk sayabileceklerim. Menajerliğini ve portfolyosunu sunacağım sanatçıların öncelikle estetik anlayışıma uygun, sanatsal background’u kuvvetli, bağımsız üretim yapan ve kişilik olarak birlikte iş yapabileceğimiz kişiler olmasını tercih etmekteyim. 

2019 yılı için sanat piyasasındaki alım gücünü ve satın alma bilincini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 2019 yılında ülkemizin ekonomik anlamda kaydedeceği olumlu seyir ile birlikte sanat piyasamızın da canlanacağını düşünmekteyim. Keza fiyatların alım için uygun seviyede olduğunu, orta ve uzun vadede fırsat yarattığı kanaatindeyim.

Yurtdışı projeleriniz nasıl gidiyor. Sektörde nasıl bir fark yaratmayı düşünüyorsunuz?

Avusturyalı bir Art Concierge firması ve Çinli bir kaç galeri ile yakın iletişim halindeyim. Temsil ettiğim sanatçıların porfotolyolarını tanıtım ve satış amaçlı işbirliği içerisindeyiz. Exclusive Art segmentinde ilerlemeyi ve yabancı tanınmış sanatçıların eserlerini makul fiyatlar ile koleksiyonerler ile buluşturmayı amaçlıyorum.

Türkiye’de sanatın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’de her yıl yeni mezun olan genç sanatçılar başta olmak üzere, üretimine türlü zorluklar ile devam etmekte olan sanatçılara özel sektör ve sivil inisiyatifler aracılığıyla verilen desteğin artarak sürmesi gerektiğine inanıyorum. Ülkemizde cesaret isteyen “sanatçılık” mesleğine sahip olmak için fedakarlık gerektirdiği kesin. Bu bağlamda, gerek sanatçılar arasındaki dayanışma ve işbirliğinin gerekse de sanat piyasasının aktörlerinin sanat ortak paydasında buluşarak mevcut pastayı büyütmeyi amaçlamaları kanaatindeyim. 

Sıfırdan başlayan ve çevresi olmayan bir sanatçıya, sanattan anlayan ve işlerinin değerini verebilecek olan kişilerle buluşması için nasıl bir yol izlemesini tavsiye edersiniz?

Sanat kariyerinin uzun ve meşakkatli bir yol olduğunu düşünürsek, yeni mezun olan bir öğrencinin öncelikle kariyerinin ilk yıllarında sabırlı, dayanıklı ve gözlemci olmasını öneririm. Yurtdışında örnekleri olduğu üzere sanatçının; portfolyosunu değerlendirebileceği sanat galerileri, sanat danışmanları ve hatta tecrübeli sanatçılardan görüş ve fikir almasının önemli olduğunu düşünüyorum. Kariyerlerinin başındaki genç sanatçıların, ülkemizde düzenlenen Mamut Art, Base gibi yarışmalara başvuruda bulunmalarının bireysel gelişimlerine katkı sağlayacağına inanıyorum. Öte yandan; ister kariyerlerinin başında ister ortasında olsunlar, sanatçılara önerim, kesinlikle eserlerinin satışlarını kendilerinin yapmaması, koleksiyoner ile fiyat/pazarlık konularına asla girmemeleri ve eserlerine ilgi duyan koleksiyonerler ile iletişimlerinin sürekli olmasına özen göstermeleridir.

2019 yılı için plan ve projeleriniz neler?

2019”da Gedik Radyo da sanat durağı programını yapmak, programda sanatçı, eleştirmen, koleksiyoner ve sanat danışmanlarını ağırlayacağım.
Dilerseniz Radyo Gedik aplikasyonu üzerinden ve internetten yayını canlı olarak dinleyebilirsiniz.
AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

No Comments

Leave a reply