
Son zamanlarda çevremde gözlemlediğim en yerleşik duygunun “kaygı bozukluğu” olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Özellikle sosyal medyanın getirdiği beğenilme endişesi gerçekten zehirli bir salgın gibi gün geçtikçe büyüyor. Bu yüzden geri dönüş yazımı Instagram’ın beğeni sayılarını gizleme haberinden yola çıkarak, kaygının hayatımıza sosyal medya kanalıyla nasıl girdiğini yaptığım psikanaliz okumalar ve araştırmalar ekseninde değerlendirmeye çalıştım.
Çoğumuz, sadece geleceğimiz için değil, bugün sahip olduklarımız kaybetmekten de değil, aslında daha fazlasına sahip olabilir miydik diye bile endişelenir durumdayız. Sevdiklerimizi, işimizi kaybetme, sosyal çevremizde kabul görmeme, değersizlik, yeterince iyi olmama, yalnız kalma endişesi ya da her şey çok güzel gitse bile kesin kötü bir şeyler olacak endişesine zaman zaman hepimiz kapılmışızdır. Bazılarımız bu durumla güçlü bir irade ve pozitif düşünce gücü ile başa çıkar, bazılarımız ise bu anksiyete hali ile hatadan hataya sürüklenir ve bir bakmış hop depresyona girmiş.
“Kaygılar bizi eyleme götürmelidir, depresyona değil.” -Karen Horney-
Ben bu tür durumlarda, okuyarak hissettiklerimi anlamlandırmayı ve düşünce biçimimi, bakış açımı geliştirmeyi tercih ederim. Dolayısıyla bana en yakın bakış açısını araştırmak için soluğu kütüphanemde aldım ve Prof. Dr. Engin Geçtan’ın 1988 yılında Remzi Kitabevi’nden çıkan “Çağdaş Yaşam ve Normaldışı Davranışlar” kitabını incelemeye koyuldum. Bu sayede Karen Horney’nin bütüncü yaklaşımını yakından anlama ve kendimce günümüz şartları ekseninde yorumlama imkanım oldu. Ne psikoloji eğitimi almış ne de psikanaliz konusunda yeterli okuma yapmış biri olmadığımı baştan söyleyerek; yararlandığım kaynaktan edindiğim bilgileri kendi yorumlarımla özgünleştirdim ve uzun zamandır planladığım geri dönüş yazımı kaleme aldım.
Karen Horney Kimdir?

Karen Horney ve 10 Nevrotik Gereksinim
3. Yaşamını dar sınırlar içinde tutmaya yönelik nevrotik gereksinim: Horney’ göre böyle bir kişi başkalarından fazla bir şey beklememeye kendini alıştırır, azla yetinir.
Bu insan modeli de yine sosyal çevremizde yıllardır çalışmaktan bıktığı işinden istifa edemeyen, veya defalarca aldattığı ya da mutsuz olduğu ilişkisini konfor alanından çıkmamak için sonlandıramayan kişi ya da kişiler olarak karşımıza çıkmaktadır. Azıcık aşım, ağrısız başım sözünü iyi anlatan bu nevrotik gereksinimin öncülerinin aslında ebeveynlerimiz olduğunu söylersek yanlış olmaz.
4. Güç kazanmak için nevrotik gereksinim: Horney’e göre bu kişiler güç kazanarak başkalarını küçük düşürmek ister, zayıflığa dayanamazlar. Güç kazanma isteğini açıkça ortaya koymaktan kaçınan bazıları ise diğer insanları zeka ve bilgi yönünden üstünlükleriyle egemenlikleri altında tutmaya çalışırlar. Böyle insanlar istem gücüyle her şeyin elde edilebileceğine inanırlar.
Önce okul hayatımızda sonra iş hayatımızda karşılaştığımız bu nevrotik gereksinim içinde olan tiplere mutlaka hepiniz denk gelmişsinizdir. Ortamlarda bu tip kişileri, gözlerine kestirdikleri biri ile dalga geçmelerinden, kendilerine zayıf yancılar bulmalarından anlayabilirsiniz. Bu insanların sosyal medya profillerine bakacak olursanız, hep kalabalık, güçlü ortamlarda kendilerini zengin, lider ve talep edilen kişi olarak konumlandırdıklarını görebilirsiniz. Ayrıca sahip oldukları maddi olanakları gözünüze sokmaktan büyük bir zevk alırlar ve narsistik eğilimleri mevcuttur.
5. Başkalarını sömürmeye yönelik nevrotik gereksinim: Horney’e göre böyle kişiler diğer insanları kendi çıkarları için sürekli kullanarak bir yandan bağımlılık gereksinimlerini, diğer yandan düşmanca duygularına doyum aralar.
Bir önceki maddede bahsettiğimiz nevrotik gereksinim içerisinde olan kişilerin yanlarındaki yancılardır. Alan razı, veren razı durumudur da diyebiliriz. Özellikle sosyal medya ünlülerinin yanında çok sık görebileceğiniz nevrotik gereksinim içerisindeki kişilerdir.
6. Saygınlık kazanmaya yönelik nevrotik gereksinim: Horney’e göre bu insanların kendileri hakkındaki yargıları başkalarının değerlendirmesine bağlıdır. Popüler olma çabasındadırlar.
Yine bu nevrotik gereksinimde de iç huzurumuz ne yazık ki sosyal medyadan beklediğimiz yorumların beklediğimiz kişiler tarafından gelmesine, beğenilere, takipçi sayımıza hatta üzülerek kişi ya da kişilerin story’lerimizi izlemesine bağlı olacak kadar vahimdir.
7. Başkalarının hayranlığını kazanmaya yönelik nevrotik gereksinim: Horney’e göre bu insanlar oldukları gibi değil görünmek istedikleri biçimde görünür ve herkesin beğenisini kazanma çabasındadırlar.
Henüz daha sosyal medya diye bir şey yokken sizce de tüm nevrotik gereksinimler adeta günümüzdeki sosyal medya bağımlılığını anlatmıyor mu? Daha çok beğenilmek için beğeni almak, daha güzel olmak için filtreler uygulamak, sahip olduğumuz hayatı olduğu gibi paylaşmak yerine hayatımızın en iyi göstermeyi başardığımız yönünü göstermek…
8. Başarı kazanmaya yönelik nevrotik gereksinim: Horney’e göre böyle bir kişi herkesten daha iyi durumda olma çabasındadır ve güvensizliği sonucu sürekli ilerlemeye, birbirinden büyük başarılar kazanmaya çalışır.
9. Bağımsızlığa ve kendine yetmeye yönelik nevrotik gereksinim: Horney’e göre diğer insanlarla sıcak ve doyurucu ilişkiler kurma çabalarında düş kırıklığına uğramış olan bu kişiler (!) kendilerini diğerlerinden ayırır, kimseye bağlanmak istemez ve yalnızlığı seçerler.
Yavaş yavaş sosyal çevresinden ve sosyal medyadan beklediği ilgiyi göremeyen kişinin yalnızlaştığını, bireyselleştiğini ve her şeyden genel bir uzaklaşma halinde olduğunu görüyoruz. Zaman zaman hepimize oluyor, ( Instagram’ımızı dondurmak, kapatmak vs.) Tanıdık geldi değil mi?
10. Kusursuz olmaya ve eleştiriye karşı korumaya yönelik nevrotik gereksinim: Horney’e göre böyle bir insan yanlış yapmaktan çok korkar, kendisine yönelebilecek eleştirilere ve kusurlu yönlerinin başkaları tarafından gözlenmesi olasılığına karşı her türlü önlemi alır.
Vardır hepimizin böyle ketum arkadaşları, gittikçe hiçbir şey anlatmayan ve sırf eleştiri almamak için yavaş yavaş hayatınızdan çıkan…
Horney’e göre bu 10 gereksinim içsel çatışmaların kaynağını oluşturur. Nevrotik kişinin sevgiye olan gereksinimi hiçbir zaman doyurulamaz çünkü sürekli olarak bulduğunun fazlasını ister. Bunun gibi bağımsızlık eğilimi de hiçbir zaman giderilemez. Çünkü kişiliğinin diğer bölümü de beğenilmek ve sevilmek istemektedir. kusursuz olma gereksinimi ise ulaşılması tümden olanaksız bir amaçtır.
Not: Yazıda geçen Karen Horney’nin nevrotik gereksinimleri ile ilgili akademik bilgiler geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Prof. Dr. Engin Geçtan’ın yazı ile aynı adı taşıyan kitabı ve Karen Horney’nin Çağımızın Nevrotik Kişiliği isimli kitabı kaynak alınarak yazılmıştır.
Muhteşem bir psikoterapist ve psikiyatri profesörü olmasının yanı sıra değerli bir yazar olan Geçtan’ın İnsan Olmak, Hayat, Kızarmış Palamutun Kokusu gibi muhteşem kitaplarını mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Geçtan’ın Hayat isimli kitabından bir alıntı: “Anlaşılabilme umudunu tüketen insanlar, dünyayla ilişkilerini beğenilme üzerine kurma eğiliminde oluyorlar, kurtulması güç bir tuzağa düştüklerini fark edemeden. Çünkü, beğenilmeyi merkez alan bir dünya, insanın kendi içinde giderek daha sıkı kilitlenmesine ve çıkışı bulunamayan bir yalnızlığa gömülmesine neden olabilir. Dolayısıyla, kendini var hissedebilmenin tek yolu da beğenilmenin sürekliliğini sağlamaya yönelik bir hayat tarzı. Beğenilme öylesi bir iptila ki bu ihtiyaç karşılanamadığında yaşanabilecek bozgundan kaçınmak için sergilenmekte olan performansın aralıksız sürdürülmesi zorunlu hale gelir. Bunun sonucu olarak, hayatını beğenilme üzerine kuran insanların derininde, çoğu zaman dışarıdan fark edilemeyecek kadar iyi maskelenmiş bir depresyon yaşanır.”

No Comments