
Cenin, 2005 yılından bu yana otodidakt, kendi kendini yetiştirmiş, sezgisel, hayalci bir sanatçı. Yaşadığı ve yarattığı yer zihin, rahim, mezar ve İstanbul. ‘Öteki ben’i ‘Cenin’ ile psişenin görünümlerini ve fenomenlerini – psişenin ürettiği çeşitli görünümleri, dışavurumları ve formları – inceliyor ve içgörüsünün derinliklerinde onları kavrıyor, ardından kendi görüntüsünde yansıtıyor. Cenin için sanat, doğrudan kolektif bilinçdışına erişebilmenin bir yolu. Sanatı, kişisel – karmaşık – ikonografik – görsel hazinesi ile kaynaştırdığı evrensel arketipler, semboller, alt algısal mesajlar, formlar ve renkler aracılığıyla kendi bilinçaltındaki mesajları gün yüzüne çıkarmak için kullanıyor. Imagine The Imagination-New Visions of Surrealism (Hayal Gücünü Hayal Etmek-Sürrealizmin Yeni Vizyonları) kitabında yayınlandığı üzere Cenin aynı zamanda, günümüzün 100 çağdaş sürrealist sanatçısından biri. Sembolleri, bilinçaltı hatıralarını ve bebeklik dönemine ait kaygıları canlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda şimdiye dek var olmamış bir gerçekliğin kapılarını aralıyor, kendi kendini iyileştirme ihtiyacını açığa vuruyor. Böyle olunca, psikotik olarak regresif bir yönü bulunan sembolleri, aynı zamanda progresif bir nitelik de kazanıyor. Bu, bireyin kişisel deneyiminin ötesinde evrensel bir yapının gelişerek, ilerleyerek açığa çıkışı. Kendini ötekileştirme, kendini gerçekleştirme, bebek kahramanın psişik hali, bir çocuğun doğumla annesinden ayrılışının artçı etkileri, ölüm-umutsuzluk-melankoli hisleri, tamamlanmayan kadın kimliği, yaralı anne ve çocuğun içsel yansımaları, konuşamamak, doğmanın getirdiği travmatik hisler, yaşam- ölüm içgüdüsü, yabancılaşma, özyıkım ve özsağaltım, adak olarak bebek/fetüs tanrı, kutsal çocuk, kaybedilen ve keşfedilen gerçeklik, bilincin katmanları, simülasyonların dramatize edilişi, bebeklikle ilintili kaygılar, Jung’un arketip simgeciliği, gnostisizm, okültizm, depresif ve maniğin dirsek teması, zihinsel bağlantısallık Cenin’in sanat eserlerinde işlediği temalar arasında.
No Comments