Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
2 Mar

Sendromsuzlar: Bedri Baykam

Resim ve sanat dışında Bedri Baykam kimdir ve neler yapar?

Bedri Baykam, devamlı “vakit kaybediyorum” paniği ile yaşayan, sürekli düşünen, makaleler yazan, yayınlanmış 25 kitabının yanı sıra, yayınlanamamış ilerleyen 7 kitabının sorumluluğu altında ezilen, başta tenis ve futbol olmak üzere spora gönülden bağlı, siyaseti özgürlük, eşitlik ve adaleti korumak için sürekli bir uğraş olarak gören, doğa ve hayvanlara aşık, barış, evrensel dostluk ve sınırsız bir dünya arzusuyla “somut hayal” gören bir dünya vatandaşıdır.

80’lerden bu yana dönüp sanatınıza baktığınızda arada ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?

1980’ler, sanatçı olarak bağımsız yaşama geçtiğim, kendi özgün stilimi oturttuğum, kendimi bu sefer yetişkin bir uluslararası sanatçı olarak kabul ettirdiğim, Türkiye’ye batıyla eşzamanlı olarak “yeni dışavurumculuk” akımını yaşattığım dönemdi. Aradan geçen zaman ve farklılıklara bakarsak, öne çıkan şunlar, kimi insanların şöyle bir kaygısı vardı: “Bedri Türkiye’ye yaşamaya dönerse, yaratıcılığı, özgüveni sekteye uğrar.” Bunun tam tersi oldu diyebilirim. Avangard politik sanat, farklı tual yaklaşımları, “Yaşayan Sanat” dediğim (Livart) tüm sanat dallarını buluşturan yaklaşım, ve en nihayetinde 4D çalışmalarım, sanatta sürekli yenilik arayan tavrımın canlı kaldığının somut kanıtları arasında oldular.

Bedri Baykam 1

Sizce resim figüratif veya soyut gibi kalıplara sıkışmalı mı? Siz kendi resminizi nasıl tanımlarsınız? 

Resmi hep buna benzer basit formüllere indirmeye çalışan kalıp yaklaşımlar oldu. Kendim ise hep bunların dışında kaldım. Sonuçta her ikisini de uygulayan biri olarak nasıl aralarında bir tercih yapabilirim ki? Konuya göre bazen figürle bazen de soyut çalışıyorum. Çoğu zaman da her ikisini karıştıran işler yapıyorum.

Sanat dünyasının içinden biri olarak Türkiye’de sanatın son 2 yılını nasıl değerlendirirsiniz?

Son iki yıl demeyelim de, son dönemi diyelim, daha doğru olur. Galerilerin biraz fazla dekoratif, satılabilir sanat düşündükleri bir dönemdeyiz. Bu arada akıl almaz şekilde kimi müzayede evlerinin, ağır haksızlıkları ve piyasa üzerindeki yanıltıcı-yönlendirici baskılarının sürdüğü bir dönem. Ama geneline baktığımızda, artık genç Türk sanatçılarının batıya karşı komplekssiz işler ürettiklerini biliyoruz ve bundan büyük mutluluk duyuyoruz.

Sizi bir sanatçı olarak en çok neler besliyor? İlham kaynağınız nedir?

Hep değişir. Çocukken kovboylar, kızılderililer, savaşlar, askerler uçaklar ön plandaydı. Şimdi yetişkin dönemimde ise kadınlar, tarih, sanat tarihi, kendi tarihim ve dünyanın sunduğu nesneler-malzemeler arasında gidip geliyorum. Bir dönem siyasi bir konu öne çıkarsa, ardından 1-2 yıl sanat tarihsel / avangard-boyasal alanlara dönüş yapıyorum. Tazelenmemi sağlıyor bu geçişler.. Biraz “reset” eder gibi..

Bu arada, mutluluk bana hiç resim yaptırmaz. Aşk acısı, Allah korusun ölüm, boyanın kendisi veya şehvet duyguları bana resim yaptırır.

Bedri Baykam 2

Maymunların Resim Yapma Hakkı isimli kitabınızdan biraz bahseder misiniz? Nasıl geri dönüşler aldınız?

Hayatımda yazdığım en önemli 2-3 kitaptan biri o çalışma. 1984’de dağıttığım ilk “Modern sanat tarihi batının bir oldu bittisi” manifestomla başlayan ve kültürel emperyalizmin, batı benmerkezciliğinin bir ilk ağır eleştirisi olan bu yayın, itiraf etmek gerekirse çok öncü bir çalışma idi. Çok önemli dönüşler oldu. Dünyanın birçok uluslararası yayınına konu oldu. Zaman ilginç bir şekilde hep beni haklı çıkardı. Ama ben hiç şaşırmadım. Çünkü en başından beri haklılığımı biliyordum!

Enstalasyon ve canlı mekan düzenlemeleri de yapıyorsunuz. Bunlar gündeminizin neresinde duruyor?

Şöyle oluyor: “Hadi şimdi bir enstalasyon veya canlı performans tasarlayayım” diye yola çıkmıyorum. Akışta kendiliğinden oluyor bu ihtiyaç. İster sanatsal, ister siyasi.. Bildiğim tek şey, sanatın değişik sunum şekillerini bir arada kullanmaktan hiç çekinmediğim.

Şu anda bir zaman makinesine binme şansınız olsa hangi yıllarda resim yapıyor olmak isterdiniz? Ve en yakın arkadaşınız hangi ünlü ressam olurdu?

Güzel soru. 1907 de Picasso Bateau-Lavoir atölyesinde çalışırken atölyeyi kendisiyle paylaşmak isterdim. Veya mağara resimleri yapan ilk çağ insanlarıyla yan yana olmak da isterdim.. En yakın arkadaşlarım sanat tarihinden Picasso, Tapies ve yakın dönemden Sigmar Polke olsun isterdim. Gerçek hayatta tanıştığım Schnabel’le de 80’lerde atölye paylaşmış olmayı isterdim.

Her zaman duyarlı bir sanatçı oldunuz Sizce sanat politikaya değinmeli mi ve sanatçılar işlerinde topluma bir mesaj vermeli mi?

Sanat politikaya değinmeye mecbur değildir. İsteyen sırf aşk şiiri veya soyut resim yapar. Ama sanatçı sosyal siyasal demokratik ve özgürlükçü konuların tamamında tavır almalıdır. Yürüyüşlere katılmalıdır. Sanatçı işleriyle mesaj vermeye tabii ki mecbur değildir.

Bedri Baykam 3

Sanatınızın yanı sıra söylemlerinizle de konuşuluyorsunuz. En dertli olduğunuz veya yanlış anlaşıldığınızı düşündüğünüz mevzu nedir?

Beni tanımadan hakkımda konuşanlar beni genellikle-neden bilmem!- ukala bir insan zannederler.. Sonra tanışınca “Biz sizi böyle bilmiyorduk” derler.. Ben de “Niye ki?” diye sorarım, mahçup mahçup bakarlar. Herhalde doğduğundan beri ünlü birine karşı oluşturdukları bir çeşit önyargı bu. Kendime çok güvenirim ama benim için her insan eşittir. O açıdan da çok mütevaziyimdir. Bir de aslında herkes beni Harika Çocuk kanunundan yararlanıp yurtdışında okudum zanneder ama böyle bir şey yok.

Türk çağdaş sanatı sahnesinde beğendiğiniz sanatçılar kimler?

Adnan Çoker, İsmet Doğan, Yusuf Taktak, Özdemir Altan, Barış Sarıbaş, Bahri Genç, Suat Akdemir, Kemal Önsoy farklı kuşaklardan yakın dostum olan ve sevdiğim sanatçılardır. Ancak listeyi çok genişletebilirim. Bunlar tehlikeli sorular.

26 Şubat’ta Piramid Sanat’ta başlayan Çırılçıplak isimli karma sergide yer alıyorsunuz? Bize bu sergiden bahseder misiniz?

Bunu küratörüyle konuşsanız daha doğru olur ama şu kadarını söyleyeyim, çıplaklık ve erotizm ezelden beri sanatın ana temalarından biri olmuştur. Bu benim için de aynıdır. Biz bu sergiyi 2015 Türkiyesi’ne inat olsun diye açmadık. Ana konularımızdan biri olduğu için açtık. Bu yıl benim 40 yıldır çektiğim nü fotoğraflar hakkında bir kitap ve belki bir sergi yapacağım. 9 önemli sanatçının bir araya gelmesi güzel bir çıkıştı. Cüneyt Ayral’ın başarısı.

İleride sizin gibi büyük bir sanatçı olmak isteyen genç sanatçılara ne gibi tavsiyeleriniz var?

Derileri sert olsun. Reddedilmek bu işin doğasında var. Bol arşiv tutsunlar, sinema ve müzelere gitsinler, yaşamın içinden tüm renkleriyle geçsinler! Kendilerine güvensinler ve bol uykusuz gece geçirsinler..

Bedri Baykam

AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

No Comments

Leave a reply