Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
28 Oct

Sendromsuzlar: Aleksandar Skoric

This slideshow requires JavaScript.

Sasa’nın etkileyici işleriyle moda tasarımcısı Asu Aksu sayesinde tanıştım. Baskılarında kullandığı şekil ve renkler beni o kadar etkiledi ki kendisiyle tanışmak ve onu başkalarına da tanıştırmak istedim. İstanbul’a geldiği bir gün Asu Aksu’nun butiğinin kapısından aşağı bıraktığı kartvizitle başlamış her şey. Sasa’nın muhteşem tişörtlerine kayıtsız kalamayan Asu Aksu, onun İstanbul semalarına süzülmesine vesile olmuş. Ne de iyi etmiş.
Kendini nasıl tanımlarsın ve seni tasarıma başlatan sebep neydi?
Durulmadan önce aslında bir göçebeydim ya da belki halâ bir göçebeyim bilmiyorum. Adım Aleksandar Skoric ama kısaca Sasa’yı kullanıyorum. Saray Bosna’da doğdum. Kanada ve Japonya’da yaşadım. Şimdiyse Sırbistan ve Bosna’da yaşıyorum. İlgi alanım oldukça geniş aslında. Başlarda mimari ve gazetecilik üzerine eğilimliydim. Daha sonra kendimi tasarım ve uygulamalı sanatla uğraşırken buldum. Bunun sebebi güzel şeylerin hepsini görme ihtiyacıydı. Çok güzel bir gezegende yaşıyoruz ve oturduğumuz bu bahçeden hayranlık verici renkteki çiçekleri ve vahşi hayvanları izliyoruz. Yarattığımız şeylerin %90’ı bu güzel  doğayı kirletecek şeyler oluyor ne yazık ki. Benim ihtiyacım hangi şekilde ve formda olursa olsun en güzeli yaratmaya çalışmak.
Tasarımlarında sana ilham veren şeyler nedir?
Müzik gerçek anlamda ilham aldığım bir yol. Onun dışında doğa, hayvanlar, desenler, mevsimler, yemek ve anneme duyduğum sevgi diyebilirim.
Neden el baskıları kullanmayı tercih ediyorsun?
Tokyo’da yaşarken boyama yapma ihtiyacı içindeydim ve bilgisayarda sabit işlere odaklanmaktansa kendimi bu konuda özgür bırakmayı tercih ettim. Bunda insanlara orjinal sanat sunma isteği de vardı. Calgary’de yaşarken yani Tokyo’ya taşınmadan önce tişörtleri spreyle boyuyordum. Tişörtleri elde boyadıkça gittikçe sevmeye başladım. Şu anda küresel bir üründense insanlara orjinal bir şeyler üretme fikrine olan yakınlığım nedeniyle tercih ettiğimi söyleyebilirim.
Belli bazı kalıplar mı kullanıyorsun yoksa her birini elle mi çiziyorsun?
Geniş bir şablon arşivim var ve kullandığım kalıpları bir başkasını yaratırken ilham almak için tutuyorum. Aralarında kendi elimle çizdiklerim de var ama daha çok o anki moduma bağlı oluyor hangisini tercih ettiğim. Her bir tişörtten tek ve kişiye özel tasarlamayı tercihe diyorum.
Neden İstanbul? İstanbul senin için nedir ve ürünlerini İstanbul’da satmak isteme nedenin ne oldu?
2 yıl önce İstanbul’a geldim ve doğu ile batının kusursuz buluşması, misafirperverlik ve iyi yemek beni çok fazla etkiledi. Her ne kadar Saray Bosna İstanbul’dan daha küçük olsa da kültür olarak birbirlerine oldukça yakın şehirler. Burada moda tasarımcısı Asu Aksu ile kurduğum müthiş kontakt sayesinde var oldum diyebilirim. Dükkânında ürünlerime yer vermesindeki alçak gönüllü tavrı sayesinde tişörtlerim İstanbullulara ulaşmış oldu. Asu’ya olan minnettarlığımı kelimelerle ifade edemem. Benim için hem çok özel bir insan hem de çok yetenekli bir tasarımcı.
Web sitendeki ”Paperal” ile ilgili bize ne söyleyebilirsin?
Paperal 6-7 yıl önce Tokyo’da başladığım bir proje. Japonya oldukça homojen bir ülke ve orada bir yabancı olarak yaşamanın hem dezavantajları hem de avantajları var. Paperal maskeler kimlik bunalımıyla beraber geldi. Arkadaşlarımın ve benim hepimizin yaratık gibi göründüğü alternatif bir kimlik yaratmak istedim ve 100 farklı insanın -belki de daha fazla- fotoğrafını çektim. Her zaman maskelerimle ilgili beraber çalışmak için iyi bir fotoğrafçı arayışındayım.
Balkanlar seni nasıl etkiledi?
Ah kargaşalı Balkanlar. Balkanların etkisi olumlu anlamda oldu tabii ki ama Balkan insanlarının etkisi daha fazla oldu diyebilirim. Kendimi bu gruba dahil edebilirim çünkü kendi kimliğimden kaçamam. İnsanların arasında ne kadar az fark olduğunu gözlemlemek adına çok fazla seyahat ederim. Hepimizin ihtiyaç duyduğu şey yemek, güvenlik, sevgi ve özgürlük. Balkanlarda da durum farklı değil Balkan insanlarında da. Özellikle şuan da burada bulunmak, her gün değişen ekonomik ve sosyal hayata uyum sağlamaya çalışmak güç gerektiriyor ve bu büyük bir şans aynı zamanda.
Kendinle ve markanla ilgili gelecek planların neler?
Geleceğe dair planlarım Paperal amskeleri tasarlamakla devam ediyor. Değişik insanlarla çalışmak ve beraber üretmekten keyif alıyorum. Tişörtlerim ve onlara yaptığım orjinal baskılar da elbette devam edecek hatta bunu geliştirmeyi düşünüyorum. Daha fazla dükkânda daha fazla insana ulaştırmak öncelikli hedefim. Yaptığım şeyleri insanların sevmesi en büyük tatmin benim için ve bu yüzden de enteresan tişörtler üretmeye devam edeceğim.
Sasa’nın el baskısı tişörtlerini Asu Aksu’nun Kumbaracı Yokuşu’ndaki butiğinde bulabilirsiniz.
Kumbaracı Yokuşu 63/A, 34421 Beyoğlu Istanbul
AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

No Comments

Leave a reply