Featured Posts

Onu Öldür, Beni Güldür / Ali Elmacı
“Onu Öldür, Beni Güldür” sergisindeki fantastik sahnelerde, bal yapan eşek arılarına, abaküse takılmış kurukafalara, bağırsak şeklindeki sarıklara ve gözünü izleyiciye dikmiş huzursuz çocuklara rastlıyoruz. Çekici olanla iticiyi, samimi olanla tehditkarı, doğalla yapayı, kutsalla kitsch'i bir arada seyrederken hangisine inanacağımızı şaşırıyoruz.
View Post
To top
25 Nov

Sendromsuzlar: Don Kişot İşgal Evi

This slideshow requires JavaScript.

Gezi Parkı zamanlarında İstanbul’un ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinin belli parkları Gezi için daha etkili olabilmek adına neler yapılabilir konulu tartışmaların ev sahipliğini yapıyordu. İşte o günlerden beri birliklerini bozmayan Kadıköy Yeldeğirmeni Dayanışması, Rasim Paşa  Mahallesinde 15 yıldır dokunulmamış inşaat halindeki eve ‘girme’ kararı alıyor. İşgale alınan bina temizleniyor, boyanıyor, döşeniyor; Don Kişot Evi olarak varlığına değer katılıyor ve  mahallelinin de desteğiyle yaşatılmaya devam ediyor.

Biz de dün Don Kişot’lardan biri olan Yakup Çetinkaya ile işgal evini konuştuk:

Bu evi kimler kuşattı?

İşgal mahalle dayanışmasındaki forumlardan birinde ortaya atılan bir fikirle başladı. Ne zamandır böyle bir evin varlığından ve bir sahibinin olmamasından haberdardık. ‘Girsek kimse bize bir şey diyemez, girsek mi, girmesek mi?’ derken karara varıldı.

Polisler bir problem yarattı mı?

Geldiler bir kere buraya, on tane ekip arabasıyla beraber. O sırada burada sunum yapılıyordu. Memurlar da burada sunumun bitmesini beklediler sonra da kimlik kontrolü yaptılar. Sonra gittiler. On arabayla buraya geldikleri ve tüm mahallelinin de dikkatini çektiği için sonrasında da haber olmaya başladı.

Öyleyse yapılan şey bir suç falan değil, kimse gidin demeyecek size?

Binanın sahibinin şikayeti olmadığı sürece suç sayılmıyor. Bu binanın da belli bir sahibi olmadığı için ve burada yaptıklarımız herkesin çıkarına olduğu için suçtan en uzak şey. Mahalleli bizi sahiplenmiş durumda ve bir işgalin en büyük güvencesi mahallelilerin desteğidir.

Burada neler yapılıyor şuanda?

Birçok etkinliği var aslında buranın.  Pazartesileri mahalle forumu yapıyoruz. İki haftada bir perşembe de uluslararası seminerler oluyor – burada yaşayan yabancı arkadaşlar gelip sohbete katılıyorlar. Maksadımız mahalle evi yaratmak. Dolayısıyla burada yaşayan insanların dahil olabileceği şeyler yapmak istiyoruz. Çocuk odamız bitmek üzere,  mutfağın zemini yapıldıktan sonra kapıya bir paspas, içeri bir halı serilip belki de ayakkabıyla girilmeyen bir alan olacak. Çok umut verici bir oda çünkü pazara giden bir kadın getirip çocuğunu burada bırakabilecek.

Duyulduktan sonra kapı baca için yardım etmek isteyen oldu mu, maddi ihtiyaçlar nasıl karşılanıyor?

Biz burada ihtiyaç kadar destek bekliyoruz. Bir konser yaptık geçen hafta, Babazula ve mahalleden Sekerse Tehlike çaldı. Oradan topladığımız gelir şuanda inşaat harcamalarımızı karşılıyor. Şuan paraya ihtiyaç yok.

Buradaki eşyalar kimden?

Bize haber geliyor; biz nakliyesini yapmaya çalışıyoruz genelde. Nakliye sıkıntımız olduğu için getiremediğimiz de çok şey oldu ama amaç toplamak değil zaten; fazla olanları ihtiyacı olanlarla paylaşıyoruz.

İşgalciler kimlerden oluşuyor, bize kendinden de biraz bahsedebilir misin?

Ben Yakup Çetinkaya, bir buçuk yıldır Greenpeace’de web yazılımcısıyım. Bir yandan da  direncevre.org sitesinde halkın çevreyi korumak adına şirketlerle karşı karşıya geldiği durumları kataloglayan bir harita projesine destek oluyorum. çevreyle halkla şirketleri karşı karşıya getiren durumları yaratan durumların haritasını yapıyorum. Buraya girme kararını forumda 20-30 kişi ile beraber aldık. Mahallenin her sokağından, her iş grubundan birçok  insan var içimizde. Burada birçok renk bir arada bulunuyor ve zaten önemli olan da bu çeşitliliğin bir çatı altında toplanması.

Röportaj: Ayşin İldeş & Burcu Kuru

Fotoğraflar: Ayşin İldeş

AYŞİN İLDEŞ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra University of The Arts London ve Chelsea College’da iletişim ve medya üzerine eğitim aldı. Çeşitli yayınlarda yıllardır kültür-sanat, sinema, müzik, seyahat, dekorasyon ve gastronomi alanlarında editörlük yapmanın yanı sıra, markalara ve kişilere dijital iletişim danışmanlığı, yaratıcı içerik ve kurumsal blog yönetimi, kurumsal dergi yaptığı işlerden bazıları. Yazı İşleri Müdürü ve Kurumsal İletişim Sorumlusu olarak çalıştığı Büyük Kulüp'ten ayrıldıktan sonra Kurucusu olduğu Beyoğlu Creative'i hayata geçirdi. Yeni projeler tasarlamaya ve çeşitli platformlarda yazmaya devam ediyor.

No Comments

Leave a reply